9 Nisan 2013 Salı

SÖYLE GİTSİN






Bir gece okuduğum ebeveynlik üzerine yazılmış yüzlerce kitaptan birini daha okuduktan sonra kendimi biraz suçlu hissettim, çünkü kitap benim kullanmayı aklıma bile getirmediğim birtakım stratejilerden söz ediyordu. Temel strateji çocuğunuzla konuşmanız ve ona iki kelimeden oluşan sihirli kelimeyi söylemenizdi:”Seni seviyorum.” Kitapta, çocukların koşulsuz şartsız sizin onları sevdiğinizden emin olmak istedikleri vurgulanıyordu.

Yukarı kata oğlumun yatak odasına çıktım, kapısını çaldım. İçerden müzik sesi geliyordu. Kapıyı açtım. Oğlum oturmuş müzik dinliyordu. İlgisini çekebilmek için epeyce bir gayret sarf ettikten sonra “ Oğlum, bir saniyen var mı?” diye sordum.

“ Evet baba, sana bir saniye ayırabilirim” yanıtını verdi. Oturduk, on beş dakika kadar konuştuktan sonra yüzüne baktım ve ona “ Müzikle ilgilenmen çok hoşuma gidiyor.” dedim.

“ Sağol baba, teşekkür ederim.” diye yanıt verdi.

“Sonra görüşürüz” dedim ve odadan çıktım. Merdivenlerden inerken söylemem gereken şeyi söylemediğim hissine kapıldım. Geri dönüp o iki sihirli kelimeyi söylemem gerektiğini düşündüm.

Merdivenleri gerisin geri çıktım. Kapıyı çaldım ve açtım. “ Biraz daha konuşabilir miyiz oğlum?”

“ Tabi ki baba. Konuşalım.”

“ Oğlum buraya sana bir şey söylemeye gelmiştim, ama araya başka laflar karıştı. Sana esas söylemek istediğim şey başkaydı. Hatırlıyor musun araba kullanmayı öğrenmeye başladığında başıma bir sürü sorun açmıştın. Bütün kavgalarımızdan sonra iki kelime yazmış ve yastığının altına koymuştum. Bir baba olarak üstüme düşeni yapmış olmanın ve sevgimi ifade etmenin rahatlığını duymuştum. “ Oğlumun yüzüne baktım ve “Seni sevdiğimizi bilmeni istiyorum.” dedim.

Başını kaldırdı yüzüme baktı, “ Teşekkürler baba . Sen ve annem mi?” diye sordu.

“ Evet, sanırım ikimizde bunu yeteri kadar ifade etmiyoruz.” dedim.

“Teşekkürler. Böyle olduğunu biliyorum . “ dedi.

Döndüm ve odadan çıktım. Aşağıya inerken düşünmeye başladım. “İnanamıyorum. İki kere odasına gittim. Söylemem gereken cümle yerine başka şeyler söyleyip çıktım.”

O anda tekrar geri dönüp odasına gitmeye ve oğluma hissettiklerimi söylemeye karar verdim. Bunu benim ağzımdan duyması lazımdı. İki metre boyunda kocaman bir çocuk olması beni ilgilendirmiyordu. Geri döndüm, kapıyı çaldım. “ Evet baba, girebilirsin” diye seslendi.

“ Ben olduğumu nereden anladın?”

“ Ben seni babam olduğun günden beri tanıyorum babacığım. İçeri gir. Sanırım bana söylemek istediğin şeyi söyleyemedin. “

“ Oğlum, sen benim için çok değerlisin. Seni seviyorum. Bu iki kelimeyi neden daha sık söylemediğimi de bilmiyorum.”

Gözleri aydınlandı.” Baba beni sevdiğini biliyorum. Ama bunu senden duymak çok güzel. Kendimi ne kadar iyi hissettiğimi tahmin edemezsin. Ben de seni seviyorum.”

Kalkıp yürüdüm. Arkamdan seslendi, dönüp baktım.

“ Bir seminere falan mı katıldın baba?”

Bütün 18’indekiler gibi numarayı anlamıştı. “ Hayır. Sadece bir kitap okudum.”

“ Bence çok iyi yapmışsın. Teşekkürler .”

Sanırım o gece sevgi uğruna risk almanın ve paylaşmanın değerini bir kez daha anladım...







Bu güne kadar çocuklarına bir kez bile “ seni seviyorum “ dememiş olanlar...

Bu yazı size tuhaf mı geldi? Komik mi? Hiç yapamayacağınız bir şey mi?

Çocuklarınıza “ seni seviyorum “ deyin. Onların hayatlarında neleri onardığınızı tahmin bile edemezsiniz. Söyleyin.. Ne kaybedersiniz ?



“ Sevgiyle kalın...”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sorunuz varsa cevaplayabilirim

Ev Ödevleri