25 Şubat 2013 Pazartesi

Engellerin Üstesinden Gelmek Üzere Bir Öykü


Küçük kasaba okulu, eskiden kalma, zerine çaydanlık konan kömür sobasıyla ısıtılıyordu.  Küçük bir erkek çocuğunun görevi her gün okula sabah erkenden gelmek, öğretmen ve sınıf arkadaşları gelmeden sobayı yakıp sınıfı ısıtmaktı.
Bir sabah geldiklerinde okul binasını alevler içinde buldular.  Bilincini kaybetmiş çocuğu yarı ölü, yarı diri binadan dışarı çıkardılar.  Bedeninin alt kısmında ciddi yanıklar vardı.  En yakın hastaneye götürüldü.
Ciddi şekilde yanmış yarı bilinçsiz çocuk yattığı yataktan annesinin doktor  ile konuşmasını duydu.  Doktor, annesine oğlunun korkunç yangında bedeni- nin alt kısmının olduğu gibi yanmasından dolayı ölme olasılığının yüksek olduğunu söylüyordu (belki böylesi daha iyiydi).
Oysa cesur minik ölmek istemiyordu.  Hayatta kalmak istediğine karar verdi.  Doktorları şaşırtacak bir şekilde hayatta kalmayı da başardı. Ölüm tehlikesi geçtiğinde yine annesiyle doktorun konuşmasına kulak misafiri oldu.  Doktor annesine yangının bedenin alt kısmındaki deriye zarar vermesinden dolayı ölmesinin daha iyi olabileceğini, çünkü bacaklarını kullanmasının mümkün olmamasından dolayı ömür boyu sakat kalacağını söylüyordu.
Cesur çocuk kararlıydı.  Ömür boyu sakat kalmayacaktı ve  yürüyecekti.  Oysa ne yazık ki belden aşağısı motor hareketlilikten yoksundu. Zayıf bacakları, hareketsiz öylesine sallanıyordu. 
Sonunda hastaneden taburcu edildi.  Annesi her gün bacaklarına masaj yapıyordu, ama bacaklarında ne his, ne de kontrol vardı.  Öte yandan yürüyeceği konusunda her zamankinden daha kararlıydı.
Yatmadığı zamanlar tekerlekli sandalyeyle geziyordu.  Güneşli bir gün annesi biraz temiz hava alması için onu bahçeye çıkardı.  Tekerlekli sandalyesinde oturmak yerine kendisini sandalyeden attı.  Bacaklarını arkasından çekerek çimenlerin üzerinde sürüklenmeye başladı. 
Sürüklene sürüklene bahçelerinin etrafındaki beyaz çitlere ulaştı.  Büyük bir gayretle çite dayanarak ayağa kalktı.  Sonra da tutuna tutuna yürümeye başladı.  Yürüyebileceğini ispat et- meye çalışıyordu.  Bunu her gün yapmaya başladı.  Bahçenin etra- fında çitlere dayanarak yürümeye başlamıştı.  Bacaklarına hayat kazandırmak dışında hiçbir isteği yoktu.
Günlük masajlar sonunda sebatı ve kararlılığı sayesinde, ayakta durabilmeyi başardı, sonra da yavaş yavaş yürümeyi ve sonra da kendi başına yürümeyi ve koşmayı.
Okula yürüyerek gitmeye başladı, sonra da koşarak.  Koşmanın tadına varmak amacıyla koşuyordu. Üniversitede yürüyüş kulübüne katıldı.
Bir müddet sonra da, hayatta kalması bile beklenmeyen, yürümesi, hatta koşması olanak dışı olan bu genç adam, yani Dr.Glenn Cunningham dünyanın en hızlı koşan adamlarından biri seçildi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sorunuz varsa cevaplayabilirim

Ev Ödevleri