28 Şubat 2013 Perşembe

Çocukların özgüvenlerini kazanmalarına nasıl yardımcı olabiliriz? 1 . Şu an birlikte olmanızın ve kıymetli varlıklarının ne kadar değerli olduğunu onlara yaşatın.
Her ne şartta olursa olsun onu sevdiğinizi hissettirin. Sevginizin yaptığı hata ya da doğrularlar, başarı ya da başarısızlıklarla ölçülemeyeceğini anlatın.
2 . Güvensizlik yaşayıp yaşamadığını takip edin. 
Öz güvenli olmanın içten gelen bir olgunluk ve güven duygusu olduğunu bilin. Şımarıklık ve kendini beğenmişlik özgüven değildir.
3 . Sizin yardımınızla özgüven edinsin.
Gerçekçi olun. Aşırı suçlayıcı ve eleştirel yaklaşımdan kaçının ama onun hatalarını da görmezden gelmeyin. 
4 . Yaratıcılıklarına destek olun.
Çocuğunuzun yeteneklerinin ortaya çıkmasına yardımcı olarak, bunları kullanabilmesi için uygun ortamlar yaratın.
5 . Ortaya çıkardıkları her ürün için onları takdir edin. 
Onunla sohbet edin. Okulda yaptığı bir çalışma ya da etkinlik ile ilgili görüş bildirin, takdir edin. 
6 .Güvenli bir aile ortamı yaratmaya çalışın.
Demokratik bir aile ortamında herkesin birbiriyle samimi bir şekilde duygularını paylaşmalarını sağlayın.
7 . Çocuğunuza davranışlarınızla örnek olun. 
Kendinden emin , kontrolünü kaybetmeyen ebeveyn tavrınızı yitirmemeye çalışın. İletişime önem verin.
Çocuğunuza Sorumluluk Duygusunu Kazandırmak İçin; · Çocuğunuz için yaşına uygun sorumluluklar listesi hazırlayın ve uygulayın,
· Çocuğun seçim yapmasına izin verin,
· Onun adına düşünmeyin, onun adına iş yapmayın,
· Ona yardım edeyim derken sorumluluklarının gelişmesine engel olmayın,
· Çocuğunuzun size çok bağımlı olduğunu düşünüyorsanız koruyuculuktan vazgeçin,
· Hiç bir zaman çocuğunuzun sizin kadar sorumlu olmasını beklemeyin.

İlkokul çağı çocukları, oyun ve ders çalışmayı ödevlerini bitirecek şekilde dengelemekle sorumludur. Ergenlerin yeni kazandıkları ayrıcalıkları sorumlu bir şekilde kullanmaları beklenmektedir. Çocuklarımıza sorumluluk öğretmemiz çocukken bize kazandırılanlar ile ilgilidir. 
Demokratik bir ortam yerine diktatörce eğilimlerin olduğu aileler sorumluluğu öğretmekte zorlanır. Çünkü ana babanın  hakimiyeti o kadar fazladır ki, çocuğun bir şeyden sorumlu olmasına fırsat kalmaz.  Aynı şekilde her şeyin serbest bırakıldığı aileler de sorumluluğu öğretemez.  En işe yarar ortam ana babanın lider konumunda olduğu  ancak ev işi ve benzeri alanlarda sorumluluğu paylaşma çabası gösterdiği demokratik ailelerdir.
Sorumluluğu öğretmek için sorumluluk vermeye istekli olmalısınız. Nutuk çekerek sorumluluk öğretemezsiniz.  Bir ana baba olarak, biraz gerisinde durup bir şeylerin olmasına izin verme yürekliliğini göstermelisiniz. Sorumluluk aldıkça, olumsuz sonuçlarına katlandıkça ve olumlu sonuçları ödüllendirdikçe çocuğunuz sorumluluklarını öğrenir.
Sorumsuzluğunun sonuçlarına katlanmasına, yanında götürmediği ödevlerden sıfır almasına izin vermelisiniz. Ev işlerine yardım etmesi, zaman ve etkinliklerini planlaması, giyecek ve yiyecek seçimi yapması, çocuğunuza sorumluluk alma ve uygulama fırsatı verecektir. Yaşına uygun olarak küçük şeylerle sorumluluk vermeye başlayabilirsiniz.

Dikkat Sorunu Yaşayan Çocuklarımıza Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
. Dikkatin dağılmasına neden olan ve konsantrasyon gücünü azaltan olumsuz dış etkenlerin azaltılmasını sağlayabilirsiniz. Bunu öncelikle çocuğunuzu çalışma odasında bazı düzenlemeler yapmasını teşvik ederek gerçekleştirebilirsiniz.
· Çocuğunuza, dikkat gerektiren faaliyetlere, öncelikle hoşlandığı faaliyetlerle başlamasını önerebilirsiniz.
· Özellikle sınava hazırlanma, ödev yapma, konuları tekrar etme gibi dikkat gerektiren faaliyetlere başlamadan önce, çocuğunuzun hedef belirlemesinde yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, çalışmalarından ne elde etmek istediğini, ne yapacağını ve ne kadar sürede gerçekleştireceğini sorarak bunu sağlayabilirsiniz.  
· Çalışmaya başlamakta güçlük çekiyorsa, yapacağı çalışmalar hakkında konuşmanız, onun kaygılarını, endişelerini anlamanıza yardımcı olacaktır.
· Çalışmalarını sürdüremiyorsa, çalışma ile ilgili hedeflerin kolay ve ulaşılabilir küçük hedeflere dönüştürülmesine katkıda bulunabilirsiniz.
· Ders yükü arttıkça, çalışılacak süre uzadıkça çocukların dikkat ve konsantrasyon güçleri zayıflayacaktır. Bunun için çocuğunuzun planlama becerisi kazanmasına yardımcı olabilirsiniz.
· Çocuğunuzdaki dikkat ve konsantrasyona ilişkin olumlu gelişmeleri fark edebilir ve bunu onunla paylaşabilirsiniz.
· Çocuğunuz belli bir alanda (örneğin bilgisayar oyunları, TV izleme) kolayca dikkatini toplayabiliyor ve konsantre olabiliyorken, diğer alanlarda sorun yaşıyorsa (örneğin akademik çalışmalarda), bu durumda istediği ve tercih ettiği durumlarda bunu başarabildiğini kendisine hatırlatabilirsiniz.
· Konsantrasyon ve dikkati sağlamada bir diğer önemli husus, yapılan işle ilgili olumlu düşüncelere yer verilmesidir. Çocuğunuzun sorun yaşadığı alanlarla ilgili olarak, olumlu düşünceler edinmesine yardımcı olabilirsiniz.
· Konsantrasyonun temeli, birden çok şeyi bir arada yapmak yerine, tek bir şeyle ilgilenmek, aynı anda tek iş yapmak, tek bir konuyla ilgilenmektir. Onu bu yönde davranması için teşvik edebilirsiniz.
· Çocuklarınızın dikkat ve konsantrasyon becerisini artırabilmek için, günlük gazetelerde yer alan köşe yazılarından birini okuyarak yazıda yer alan “b,c,d,g” harflerini işaretlemesini önerebilirsiniz.
· Gazetelerin cumartesi ve pazar eklerinde verilen “farklılıkların bulunması”, “kelime avcılığı”, “sayı avcılığı” gibi bulmacalarla ilgilenmesini özendirebilirsiniz.
· Yaşına uygun puzzle tarzı etkinliklerle ilgilenmesini teşvik edebilirsiniz.
· Çocuğunuzla açık ve etkili iletişimler kurarak onun duygusal açıdan rahatlamasını sağlayabilirsiniz.
Çocuğumuzun Dikkat Sorunu Olup Olmadığını Anlayabilir miyiz?------------------ Genellikle;
1. Dikkatini ayrıntılara veremiyor, okul ödevlerinde, sınavlarda ve diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapıyorsa,
2. Üzerine aldığı görevlerde ya da oyunlarda dikkatini sürdürmekte güçlük çekiyorsa,
3. Onunla konuştuğunuzda dinlemiyormuş gibi görünüyorsa,
4. Yönergeleri izleyemiyor, okul ödevlerini ya da ufak tefek işlerini tamamlayamıyorsa,
5. Uzun süreli zihinsel uğraş gerektiren etkinliklerden kaçınıyorsa,
6. Oyuncaklarını, ödevlerini, kalemlerini, giysilerini vb. kaybediyorsa,
7. Dikkati dış  uyaranlarla kolaylıkla dağılıyorsa,
8. Unutkanlık gösteriyorsa ve
9. Yapması gereken bir faaliyete başlamakta zorlanıyorsa dikkat sorunundan söz edilebilir.  
GÜZEL SÖZLER, HİKAYELER--------------------------------------------------------------
OLUR YA UNUTURSAK

Yağmurlu ve soğuk bir kış günü,yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldı.
"Eski gazeteniz var mı, bayan?"
Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim,ama ayaklarına gözüm ilişince sustum.İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi.
"İçeri girin de size kakao yapayım." dedim.
Hiç konuşmuyorlardı.Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri.Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururkenben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım
işleriyapmaya koyuldum.Oturma odasında ki sessizlik dikkatimi çekti.Bir  an kafamı uzattım içeriye küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu. Erkek çocuğu bana döndü ve  "Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu.
"Zengin mi? Yo hayır!" diye cevaplarken çocuğu,gözlerim bir an
ayağımdaki eski terliklere kaydı.Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve "Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım." dedi.
Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu.Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa.Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu.Teşekkür etmekten daha öte bir şey  yapmışlardı.Düz mavi fincanlarım  ve fincan tabaklarım takımdı.Pişirdiğim patateslerin tadına baktım.
Sıcacıktı patatesler.Başımızı sokacak evimiz vardı.Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi,bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi uyum içindeydi.Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim.Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala.Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim de. Olur ya; unutuveririm ne denli zengin olduğumu. Siz sakın unutmayın ne kadar zengin olduğunuzu... Ben unutmayacağım.

Dosttan gelen bu nefis öyküye yakışan nefis bir Arap Özdeyişi:
"Ayakkabım yok diye üzülüyordum;ta ki ayaksız bir insan görene kadar.".. 



ÇOCUKLARIMIZA SORUMLULUK DUYGUSUNU KAZANDIRMAK...
Sorumluluk; başkalarının haklarına saygı göstermek ve kendi davranışının sonuçlarına sahip çıkmaktır.
Sorumluluk sahibi çocuklar:
· Kendi kararlarını verebilen,
· Karar alırken ellerindeki kaynakları kullanabilen,
· Değer yargılarını gözeten,
· Bağımsız davranabilen,
· Kendine güvenli,
· Başkalarının haklarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarının karşılayabilen çocuklardır.
Sorumluluk erken çocukluk yıllarından başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevler vermekle gelişmeye başlar. Örneğin üç yaşındaki çocuğunuz çamaşır işinde size yardımcı olmak istiyor.  Ama inanın, 13-14 yaşlarında bu işleri yapmak istemeyecektir.  Bu yüzden bu deneyimi eğlenceli hale getirerek ona yardım etmeyi öğretin.  Böylece işbirliği alışkanlığını kazandırır ve sorumluluk duygusunu geliştirirsiniz.
Sorumluluk Kazandırmanın Yaşı
Sorumluluk kazandırmanın en uygun olduğu belli bir yaş yoktur, ama çocuğun kendi başına bir işi yapmaya istekli ve hazır olduğu zamanlar vardır, bu zamanlarda ona gerekli imkanlar hazırlanmalıdır.  Bu gelişim sürecinde size yardımcı olacak bazı öneriler:
· Çocuğunuzun gelişen ilgi ve yeteneklerini izleyin ve o yetenekleri erken yaşta destekleyin.
· Çocuğunuzun başarıları karşısında gururlandığınızı gösterin.
· Çocuğunuzun bir şeyi doğru yapmadığı zaman ortaya çıkan doğal sonuçlara katlanmasına izin verin.
Yaş ne olursa olsun sorumluluk almayı öğrenmek, üç alanda kabul edilebilir davranışlar sergilemek anlamına gelir:
1.      Kurallara uyma,
2.      Sağduyu kullanma,
3.      Başkalarına ve onların sahip olduklarına karşı saygı ve özen gösterme.
Sorumluluğu öğrenmek de diğer beceriler gibidir, çocuk ne kadar çok denerse, bu konuda o kadar başarılı olur.  Bunun için öncelikle evde bazı sorumluluklara sahip olması, onun okuldaki sorumluluklarını da üstlenmesine yardımcı olur.
“Sürekli sorumsuz davranan çocuklar, anne babaları tarafından sorumlu davranmalarına izin verilmeyen çocuklardır.”
Sorumluluk kazandırmak için;
· Çocuğunuz için yaşına uygun sorumluluklar listesi hazırlayın ve uygulayın,
· Çocuğun seçim yapmasına izin verin,
· Onun adına düşünmeyin, onun adına iş yapmayın,
· Ona yardım edeyim derken sorumluluklarının gelişmesine engel olmayın,
· Çocuğunuzun size çok bağımlı olduğunu düşünüyorsanız koruyuculuktan vazgeçin,
· Hiç bir zaman çocuğunuzun sizin kadar sorumlu olmasını beklemeyin.
İlkokul çağı çocukları, oyun ve ders çalışmayı ödevlerini bitirecek şekilde dengelemekle sorumludur.  Ergenlerin yeni kazandıkları ayrıcalıkları sorumlu bir şekilde kullanmaları beklenmektedir.  Çocuklarımıza sorumluluk öğretmemiz çocukken bize kazandırılanlar ile ilgilidir. 
Demokratik bir ortam yerine diktatörce eğilimlerin olduğu aileler sorumluluğu öğretmekte zorlanır.  Çünkü ana babanın  hakimiyeti o kadar fazladır ki, çocuğun bir şeyden sorumlu olmasına fırsat kalmaz.   Aynı şekilde her şeyin serbest bırakıldığı aileler de sorumluluğu öğretemez.  En işe yarar ortam ana babanın lider konumunda olduğu  ancak ev işi ve benzeri alanlarda sorumluluğu paylaşma çabası gösterdiği demokratik ailelerdir.
Sorumluluğu öğretmek için sorumluluk vermeye istekli olmalısınız.  Nutuk çekerek sorumluluk öğretemezsiniz.   Bir ana baba olarak, biraz gerisinde durup bir şeylerin olmasına izin verme yürekliliğini göstermelisiniz.  Sorumluluk aldıkça, olumsuz sonuçlarına katlandıkça ve olumlu sonuçları ödüllendirildikçe çocuğunuz sorumluluklarını öğrenir.
Sorumsuzluğunun sonuçlarına katlanmasına, yanında götürmediği ödevlerden sıfır almasına izin vermelisiniz.  Ev işlerine yardım etmesi, zaman ve etkinliklerini planlaması, giyecek ve yiyecek seçimi yapması, çocuğunuza sorumluluk alma ve uygulama fırsatı verecektir.  Yaşına uygun olarak küçük şeylerle sorumluluk vermeye başlayabilirsiniz
ÇOCUKLARDA DOĞRU İNTERNET KULLANIMI
          Değerli anne – babalar,
      İnternet hepimiz için çok zengin bir bilgi içeriği sunmaktadır. Ancak çocuklarınızın interneti etkili ve güvenli bir biçimde kullanabilmeleri için bilgilendirilmeleri ve yönlendirilmeleri gerekmektedir. Aile-Çocuk İnternet Kullanım Sözleşmesi çocuklarınıza uzlaşmacı bir yolla kuralları öğretmeyi ve uygulatmayı amaçlamaktadır.


      AİLE ÇOCUK İNTERNET KULLANIM SÖZLEŞMESİ

      Bilgisayar ve interneti kullanmak istiyorum ve interneti kullanırken uymam gereken bazı kurallar olduğunu biliyorum.

1-     Ailemin benim güvenliğimi ve sağlığımı düşündüklerini biliyorum.Bu yüzden, bilgisayar ve internet konusundaki kurallara uymam konusunda ailemle işbirliği içinde olacağım. İnternetle ilgili yapmamı istedikleri bir şey olduğunda onların sözünü dinleyeceğim.

2-     Adımı, adresimi, telefon numaramı, okulumu, ailemin adını, adresini, telefon numarasını ya da başkalarının beni bulmasını kolaylaştıran herhangi bir bilgiyi (tuttuğum takım, gittiğim yerler vb.) internette tanıştığım kimseye vermeyeceğim.
3-     Aileme sormadan internet aracılıyla hiçbir şey satın almayacağım ve hiçbir kredi kartı numarasını vermeyeceğim.
4-     Ailemle konuşmadan internet aracılıyla sorulan sorulara cevap vermeyeceğim. Hiçbir form doldurmayacağım ya da hiçbir yarışmaya katılmayacağım. Ayrıca girdiğim sitenin bir güvenlik ilkesi olup olmadığını kontrol edeceğim. Verdiğim bilgilerin başkaları ile paylaşılmayacağı konusunda güvence verip vermediğine bakacağım. Aksi halde hiçbir şekilde kişisel bilgi vermeyeceğim.
5-     Bazı insanların kötü niyetli olabileceklerini ve benim yaşımda olmadıkları halde yaşıtım  gibi davranabileceklerini biliyorum. Bu nedenle internette tanıştığım kişileri aileme söyleyeceğim.Ayrıca yeni tanıştığım kişilerden aldığım mesajları aileme gösterecek ve onların onayı olmadan bu mesajlara cevap vermeyeceğim.
6-     İnternette hiçbir tartışmaya ya da kavgaya katılmayacağım. Eğer biri benimle tartışmaya ya da kavgaya yeltenirse, onlara cevap vermeyeceğim ve ailemi konudan haberdar edeceğim.
7-     Eğer hoşlanmadığım bir şeye rastlarsam ya da ailemin benim görmemden hoşlanmayacağını düşündüğüm bir şeye rastlarsam, geri tuşuna basacağım ya da oturumdan çıkacağım.
8-     Eğer bazı kişilerin söylememesi gereken bir şey söylediğine rastlarsam aileme söyleyeceğim.
9-     İnternetle ilgili konular hakkında hiçbir şeyi ailemden saklamayacağım.

10- Eğer birisi bana resim gösterirse, görmemem gereken bir siteyi ziyaret etmemi, yapmamam gereken bir şeyi yapmamı isterse ya da uygun olmayan bir dille konuşmamı önerirse ailemi durumdan haberdar edeceğim.
11- Ailemin haberi olmadan internette tanıştığım kimseyi telefonla aramayacağım.
12- Ailem yanımda olmadan ve onaylamadan internette tanıştığım kimseyle buluşmayacağım.
13- İnternette tanıştığım kimseye, ailemin izni olmadan hiçbir şey göndermeyeceğim.
14- Eğer internette tanıştığım birisi bana posta ile ya da bir kişi aracılığıyla, herhangi bir şey gönderirse aileme söyleyeceğim.
15- İnternette iyi bir dil kullanacağım ve nazik olacağım.
16- Sadece şaka yapıyor olsam bile kimseyi korkutmayacağım ya da tehdit etmeyeceğim.
17- Bilgisayarıma herhangi bir disk ya da internetten bir bilgi yüklemeden önce virüs  
      kontrolü yapacağım.
18- Ailem bana daha önce çok büyük bir tepki vermeyeceğine söz verdiği için, internet yüzünden başıma ne gelirse gelsin, onlara söyleyeceğim.

AİLELER İÇİN İNTERNET KULLANIM ÖNERİLERİ


1.      İnternetin, doğru kullanılmadığında zararlı olabileceği konusunda çocuklarınızı uyarın. 
Çocuklarınızın internet hakkındaki düşüncelerini ve bilgilerini günlük olarak takip edebilir, böylece yanlış bildikleri konuları düzelterek onları yönlendirebilirsiniz.

2-    İnternete bağlanmak için yalnız sizin bildiğiniz bir şifre kullanabilirsiniz. Böylece çocuklarınızın internete ne zaman bağlandıklarından haberdar olursunuz.
3-     Bilgisayarı çocuğunuzun odasına koymak yerine, herkesin sık kullandığı bir odaya yerleştirin. Böylece çocuğunuzun,uygun olmaya sitelere girmesine kolaylıkla engel olabilirsiniz.
4-     Beş yaşından küçük çocuklarınızın tek başlarına bilgisayar ve interneti kullanmalarına izin vermeyin. Bilgisayar ve internet kullanma saatlerini sınırlandırarak ve bu saatlerde çocuğunuza eşlik ederek, çocuğunuzun güvenliğini ve denetimini sağlayabilirsiniz.
5-     Çocuklarınızın interneti uygun kullanıp kullanmadıklarını, sık kullanılanlar ya da daha önce girilen sayfaların listesini kontrol ederek denetleyebilirsiniz.
6-     Çocuklarınız için uygun olmadığını düşündüğünüz bir siteye girdiyseniz, GEÇMİŞ bölümünden bu siteleri silebilir böylece çocuğunuzun daha sonra bu siteye ulaşmasını önleyebilirsiniz.
7-     Çocuğunuzun internette tanıştığı kişilerle, hiçbir şekilde telefonda konuşmaması ya da herhangi bir şekilde buluşmaması konusunda uyarınız.
8-     Eğer internet aracılığıyla çocuğunuzdan bilgi isteniyorsa, sitenin güvenli olup olmadığını mutlaka kontrol edin. Bu bilgilerin ne amaçla kullanılacağını öğrenin ve bu bilgilerin üçüncü şahıslara ulaştırılıp ulaştırılmayacağı konusunda bilgi edininiz.


ÇOCUKLARDA İNATLAŞMA İLE  BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI-----------------------------------
Çocuklarda inatlaşma her yaş döneminde görülür. Bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dünyayı keşfetme merakları bu inatlaşma sürecini tetikler. Çocuklar anne-babaları ve çevrelerindekiler ile ayırım yapmaksızın her zaman ve her konuda çatışmaya girebilirler. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince fikir değiştirdiğine tanık olabilirsiniz. Bazen, neyi isteyip neyi istemediğini bile anlayamazsınız. Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte direnir, hamburger ister, hamburgerciye gidersiniz, ben bundan istememiştim ötekinden al diye tutturur, öteki menüden alırsınız başka bir bahane bulur vs. Birinizden biri yenik düşene kadar devam eder bu sürtüşme.
Çocuğunuzun inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koymaya çalışın. Sizin amaçlarınız çok çeşitli olabilir; ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek, ablasının odasından çıkmasını sağlamak veya uyutmak. Onun ise tek bir amacı vardır; sizin dediğinizin tersini yapmak. Ancak bu şekilde size kendisinin bağımsız bir birey olduğunu, kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlayacaktır. Pek çok anne-baba bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girer ve kendilerini de çocuklarını da yıpratır. Daha da kötüsü bazı çocuklar bunu bir alışkanlık haline getirirler, daha ileri yaşlara taşırlar ve/veya anne-baba bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başlar. Kısacası çok küçük yaşlarda başlayan ve çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki bir iletişimsizliğin başlangıç noktası olabilir ve bir kısır döngüyle son bulabilir.
Çocuğunuzla çatışmaya girdiğinizde yapmanız gerekenler şöyle sıralanabilir;
1. Her şeyden önce bu durumda soğukkanlılığınızı korumaya çalışın. Derin bir nefes alın ve içinizden "O sadece bir çocuk" deyin. Öfkeli bir tavır takınmayın, yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin. Kesinlikle başarısız olacağınızı aklınıza getirmeyin.
2. Sahada olmadığınızı ve futbol oynamadığınızı unutmayın; her ikiniz de kazanabilir, her ikiniz de amacınıza ulaşabilirsiniz. Amacınız ona, kimin güçlü kimin güçsüz olduğunu ispatlamak değil, o anda elde edemeyeceği bir şeyden vazgeçmesini sağlamak olmalı.
3. İstediği şeyi neden yapamayacağınızı basit bir şekilde açıklayın ve bu açıklamayı yaparken mutlaka bu durumdan dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu belirtin. Onun istediği şeyi sizin de istediğinizi ama koşulların buna izin vermediğini söyleyin. Duygularını paylaştığınızı bilmek onu hem rahatlatacak, hem de sizi ona karşı sürekli engeller koyan bir düşman olarak görmesini engelleyecektir.
4. Ona kararlı ve tutarlı, fakat mutlaka sevecen bir tavırla yaklaşın. Önce "hayır" dediğiniz bir şeye sonradan "evet" derseniz çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanmaya başlayacaktır. Başka zaman ve durumlarda da siz pes edene kadar da sizinle çatışmaya devam edecektir.
5. Ona gerekli açıklamaları yaptıktan, üzgün olduğunuzu söyledikten ve bu konuda kararlı olduğunuzu hissettirdikten sonra biraz zaman tanıyın. Bir süre sonra yeniden istediğini elde etmek konusunda sizinle inatlaşmaya başlarsa hiç tepki vermeyin. Birkaç denemeden sonra vazgeçecektir.
6. Çocuğunuz her şeye rağmen sizinle inatlaşmaya devam ediyorsa, dikkatini istediği şeyden başka bir noktaya çekmeye çalışın. Bu bir çizgi film, bir kuş, bir kedi, sevdiği bir yiyecek veya oyun vb. herhangi bir şey olabilir. Çocuğunuz sakinleşene kadar ilgisini çekebilecek değişik alternatifler deneyebilirsiniz. Bu küçük yaştaki çocuklarda daha çok geçerlidir. Ancak, okul yaşına kadar, hatta bazen daha sonrasında bile bu yöntemin yararını görebilirsiniz.
7. Çocuğunuza seçenek sunun, böylece onu bağımsız bir birey olarak tanıdığınızı, onun kararlarına saygı duyduğunuzu düşünecektir. Kendisiyle ilgili kararları verebildiğini ve onun seçimine öncelik tanındığını düşünerek inatlaşmaktan vazgeçecektir. Siz de makul bir kaç seçenekten birini kabul ettirebildiğiniz için kendinizi rahat hissedeceksiniz
ÇOCUKLARDA UYKU PROBLEMLERİ
Okul öncesi dönemde  genellikle çocuk uykuya dalma konusunda direnebilir. Ayrıca ilk kaygılı rüyalar da bu zorluğu arttırır. Bu dönemde yatmaya direnen çocuk çeşitli bahaneler bulur. Korktuğunu, yalnız yatamadığını söyleyerek anne baba ile yatmak isteyebilir, odasında gece bir ışık yakılmasını ister, bir oyuncak ya da yastık gibi uykuya geçişi kolaylaştıracak bir eşyaya sarılabilir, ilk bir yılda gördüğümüz davranışlardan olan parmak emme ile rahatlamaya çalışabilir ya da aileden birinin anlatacağı masala bağlanır. Dış ortamdaki koşulların uygunsuzluğu (gürültü, anne baba ile birlikte yatma, uyku saatinin düzensizliği), uygun olmayan dış baskılar (aşırı baskıcı anne babasına karşı otonomisini korumaya çalışan çocuk) ve sıkıntılı ya da çatışmalı bir ev ortamı bu geçiş dönemini bozar.
Çocuk rüyalardan ya hoşlanır ya da çoğu zaman bildirildiği gibi korku ile güçlü tepkiler sergileyebilir. Rahatsız edici rüyalar çocuk 3, 6 ve 10 yaşında iken en yoğundur. İki yaşındaki çocuğun rüyaları kovalanmak ya da ısırılmak ile ilgili olabilmekte, dört yaşında ise bazı hayvan rüyaları ile iyi ya da kötü insanlarla karşılaşılan rüyalar başlamaktadır. Beş ya da altı yaşlarında öldürme ya da yaralanma ile uçma, arabada olma ve belirgin hayaletlerin olduğu rüyalar vardır. Çocuklukta saldırgan rüyalar oldukça ender görülür, onun yerine çocuğun bağımlılığını yansıtan tehlikede olduğu şeklinde rüyalar görülür. Beş yaşına doğru çocuk o zamana kadar gerçek yaşantılar olduğuna inandığı rüyaların gerçek olmadığını fark etmeye başlar. Yedi yaşına gelinceye kadar çocuklar rüyaların kendileri tarafından yaratıldığını bilirler. Üç ile altıncı yaşlar arasındaki çocukların, anne babaları ile bağlantılarını sürdürebilmek, odalarını daha gerçekçi ve daha az korkutucu bir şekilde görebilmek için yatak odalarının kapısını ya da ışığını açmak istemeleri doğaldır. Zaman zaman çocuklar rüyalardan kaçmak için yatmaya gitmeyi reddedebilirler. Uykuya dalma güçlükleri genellikle rüya görmelerle bağlantılıdır. Uyku dünyasında iken gerçek dünyadan kopmamak için güvenliği sağlayan koruyucu yöntemlerin oluşturulduğu alışkanlıklar geliştirilir.
Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde uyuma ve uyku ile ilgili sorunların başında yatağa gidip uyuma konusunda direnme gelmektedir. Çocuk ağlar, yatırıldıktan sonra kalkar, anne baba ile uzun çekişmeler yaşar. Bu direnme kimi çocukta yatma korkusuna dönebilmektedir. Çocuk odasının ışığını açmakta, kapıyı aralık tutma, anne baba arasında ya da koltukta uyumaktadır. Uyumadan yatağına geçmez. Sıklıkla sıkıntılı rüyalar sonrasında ortaya çıkar. Çocukların uyku için yatağa gitmeden önce geliştirdikleri kendilerine özel yatma törenleri olabilmektedir. Bu törenler 3-6 yaşları arasında sıktır. Yastık, oyuncak gibi bir eşya olmalıdır. Ayrıca bir bardak su, şeker, aynı masalın anlatılmasını ister. Bunlar her zaman aynı şekilde olmalıdır. İlişkinin kesilecek olması kaygısıyla ortaya çıkan sıkıntının giderilmesine yönelik belirtilerdir.

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU---------------
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar, aşırı hareketlidir, dikkatleri çabuk dağılır, engellenmeye ve beklemeye tahammülleri yoktur. Sabırsızdırlar, kolay uyarılabilirler, çabuk kızar, hareketlenir ve kolay incinirler. Yetişkin dönemde de yakınmalar hafifleyerek ve şekil değiştirerek devam eder. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısının konulabilmesi için, belirtilerin bazılarının 7 yaşından önce başlaması, en az 6 aydan beri devam ediyor olması ve hem okulda hem de evde sürüyor olması gerekir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinde uzman bir ekip tarafından konulur.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısının konulabilmesi için, çocuğun doğumundan bugüne bütün geçmiş öyküsü anne ve babadan alınır. Öğretmen değerlendirilmesi istenir, okul başarısına ilişkin bilgi alınır. Zeka değerlendirilmesi ve nörolojik muayenesi (EEG tetkiki) yapılır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu daha çok erkek çocuklarda görülür.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun nasıl meydana geldiğiyle ilgili araştırmalar kesin sonuçlara ulaşmamış olmasına karşın bu araştırmalarda kalıtımın en büyük etken olduğu görülmüştür. Diğer etkenler arasında gebelikte alkol, sigara kullanımı ve annenin geçirdiği hastalıklar, doğum sırasında yaşanan sorunlar, çocuğun kafa travması geçirmesi, kurşun gibi zehirli maddelerle karşılaşması, aile yapısı ve işleyişindeki bozukluklar sayılabilir.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar üç ayrı grupta yer alırlar:
            a)  Hem dikkat, hem aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar,
            b)  Sadece dikkat sorunu olanlar,
c)     Sadece aşırı hareketlilik dürtüsellik sorunu olanlar.

Aşırı Hareketlilik: Çocuklar erişkinlere göre daha canlı ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğundan aşırı hareketlilikten söz edilir.

Dikkat Sorunları: Dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi, unutkanlık, eşyalarını ve oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunlarının bulunduğunu gösterir.
Dürtüsellik: Acelecilik, istekleri ertelememe, sorulan sorulara çok çabuk cevap verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulunduğunu düşündürür.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri:

a) Aşırı Hareketlilik:
1.     Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
2.     Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
3.     Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır. (Ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir.)
4.     Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
5.     Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
6.     Çoğu zaman çok konuşur.

b) Dürtüsellik:
1.     Çoğu zaman sorulan soruların soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
2.     Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
3.     Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer.(Örneğin başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar.)

c) Dikkat Eksikliği:
1.     Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez, okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
2.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
3.     Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür.
4.     Çoğu zaman yönergeleri izlemek ve okul ödevleri, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevleri tamamlayamaz.
5.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
6.     Çoğu zaman sürekli mental(zeka) çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
7.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder. (Örneğin oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç-gereçler)
8.     Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
9.     Günlük etkinliklerde çoğu zaman unutkandır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Eksikliği olan çocukların zeka düzeyleri 
Normal ve normale yakın olmasına karşın  okulda başarılı olmayabilirler. Okula ilk başladıklarında aşırı hareketlilik ve dikkat dağınıklığı davranışlarıyla kendilerini gösterirler. Sınıfta oturmakta güçlük çektikleri, dikkatlerini öğretmenin anlattıklarına yoğunlaştıramadıkları için okulda edinilmesi gereken bilgiyi takip edip kazanamazlar. İleri yıllarda bu durum çocuklarda güvensizlik, bıkkınlık ve bezginlik gibi duygusal sorunları ortaya çıkarabilir.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuna sıklıkla öğrenme güçlüğü eşlik eder. Özellikle matematiği anlama, kavrama ve çözmede zorlanırlar. Büyük bir hevesle derse veya herhangi bir etkinliğe başlar ve çok başarılı olmayı isterler. Ancak düzenli ders çalışma becerilerinin olmaması, organize olamama ve dikkatlerinin çabuk dağılması nedeniyle başarılı olamazlar. Kendilerini yetersiz, başarısız ve güvensiz hissederler. Tedirgin ve kaygılıdırlar. Sıklıkla evde ve okulda tembel ve yaramaz sözcüklerini işitirler. Genellikle öğretmenlerin kendilerine taktığını düşünerek kötü davranışlarını ileri sürerler.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu doğru ve erken tanı konulduğunda son derece hızlı ve kolay tedavi edilebilen bir bozukluktur. İlaç tedavisi, anne baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde sık olarak kullanılır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklara Nasıl Yardım Edilebilir?

         Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu uzun gidişli bir sorun olduğundan tedavisi de uzun dönem için planlanmalı ve uygulanmalıdır. Tedavi hedef belirtilere ve çocuğun güçlü ve zayıf yanlarına göre her çocuğa özgü planlanmalıdır. Doktor ilaçlı tedaviyi uygun görüyorsa, verdiği ilaç mutlaka kullanılmalıdır.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan öğrenciler öğretmene yakın bir yerde, ön sıralarda kendine örnek olabilecek bir arkadaşının yanında oturtulmalıdır. Bu çocuklar dikkatlerini uzun dönem sürdüremediklerinden, onlara verilen görevlerin onların yapabilecekleri şekilde uygun parçalara ayrılması performanslarını artıracaktır. Etkinliği sürdürebilmesi için ara ara göz göze gelip, omuzuna dokunarak uyarılar verilmelidir. Ev ödevlerinin miktarları azaltılmalıdır. Bu öğrencilere yönerge verilirken açık ve net bir dil kullanmalı ve söylediğinizin öğrenci tarafından anlaşıldığından emin olunmalıdır.
         Dürtüsel davranışları olanların ufak tefek uygunsuz davranışları görmezlikten gelinebilir. Kendini denetleyebildiği, uygun şekilde davrandığında hemen o anda doğrudan kendisini övebilir, ödüllendirebilirsiniz. Örneğin elini yalnızca amaca uygun kaldırdığı zaman yanına giderek onu övebilirsiniz.          Uygunsuz davranışlarını ani tepkiler göstermeden azarlamadan, eleştirmeden kınayabilirsiniz. Bu öğrencilerin cezalandırmak amacıyla dersten dışarı çıkartılması uygun bir yöntem değildir. Çünkü bu çocuklar derste sıkıldıklarından bu ceza onlara ödül gibi olacaktır.
        
Aşırı hareketliliği için eğer yaptığı işi aceleci ve özensiz yapmışsa tekrar kontrol etmesini isteyebilirsiniz. Sırada uzun süre oturmak bu çocuklar için zordur. Ara vermesi için fırsat tanıyabilir ve hareketliliğini olumlu bir şekilde kullanmasını öğretebilirsiniz. Görevleri sırasında kısa molalar vermesine izin verebilirsiniz.

         Sosyal zorlukları da olabileceği için, bu çocuklara güven vermeye ve cesaretlendirmeye özen göstermelisiniz. Olumlu davranışlarını, çalışmasını, dürtüselliğini kontrol edebildiği anları sıkça övebilir, uygun davranışlarını sınıfta arkadaşlarına alkışlatabilirsiniz. Okul dışı ilgileri ve başarıları için aile ile sıkça görüşebilir ve eve olumlu yazılar , mesajlar gönderebilirsiniz. Yaşıtları arasındayken öğrenciye özel sorumluluklar verebilir böylece diğer öğrenciler tarafından olumlu bir açıdan değerlendirilmesini sağlayabilirsiniz. Öfkesini denetlemekte zorluğu varsa, yumuşak bir tarzda konuşarak onu ortamdan uzaklaştırabilirsiniz.

         Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar uygun yardımla kendilerine güvenir, gerektiğinde kendini kontrol edebilen, başarılı bireyler olabilirler. Bu çocukların avukatı olmalı ve aktif olarak çocuğun ihtiyaçlarını fark edebilmeliyiz.

PÜF NOKTALARI


CAM SİLERKEN:
Cam silme suyuna hiç tuz katıldığını duymuş muydunuz ? Katacağınız bir parça tuz, hem camların daha kolay temizlenmesini, hem de pırıl pırıl parlamasını sağlayacaktır.

YERDEKİ CAM KIRIKLARI:
Çoğu zaman kırılan bardağa üzülmez,yerlere saçılan cam kırıklarını nasıl toplayacağımızı düşünürüz. İşte böyle bir durumda kırıkları temizlemenin en emin yolu, ıslatacağınız bir parça pamuktur. Islak pamuğu yerde gezdirin, cam kırıkları pamuğa takılacaktır.

SOĞANIN AĞLATMAMASI İÇİN:
Soğanınız acıysa,gözleriniz yaşarabilir. Ama soğanı, kullanmadan bir iki saat önce soyup, soğuk suda bekletirseniz, tüm acılığı yok olur ve gözleriniz yaşarmaz.

YAĞIN SIÇRAMAMASI İÇİN:
Patates ya da patlıcan kızartmalarında yağın sıçraması doğaldır, çünkü ne kadar kurularsanız kurulayın, bu iki sebzenin saldığı su yağın sıçramasına neden olur. Bunun için de her ihtimale karşı yağa bayat ekmek kabuğu koyun.

SİGARA KOKUSU:
Odalara sinen sigara kokusuna karşı, odalarınızın bazı köşelerine ipe geçirdiğiniz ıslak bir sünger asın. Islak sünger tüm sigara kokusunu alacaktır.

SUSUZ LİMONLAR:
Limonlarınızın daha fazla su vermesini istiyorsanız, bunları sıcak suya atın.Faydasını göreceksiniz.

ÇIKMAYAN ETİKETLER:
Şişe ve kavanozların üzerindeki etiketi önce biraz suyla nemlendirin. Sonra da mum ateşine tutarsanız, çıkaramadığınız etiketlerin kolayca çıktığını görebilirsiniz.

ESNEYEN TRİKOLAR:
Yıkarken esneyen trikolarınızı, yıkadıktan sonra önce ılık suya, sonra da bir miktar sirkeli suya batırın.Trikolarınız eski şekillerine kavuşacaklardır.

OJE LEKESİ:
Kumaşlardaki oje lekesini önce alkolle silmeye çalışın. Sonra, eğer leke çıkmadıysa, asetonla silin.Yün halılardaki lekeleri ise bir parça pamuğa damlatacağınız asetonla, fazla ovuşturmadan çıkarmaya çalışın.

YAĞ LEKESİ:
Leke tazeyken üzerine tuz serpiştirmeniz yeterli olacaktır. Limon kolonyası da işinize yarayabilir. Ancak ipekli kumaşlarda lekenin üzerine tuz yerine talk pudrası serpiştirmelisiniz.

TÜKENMEZ KALEM LEKESİ:
Kumaşlardaki lekeleri ispirtoyla silerek veya kumaşın o kısmını ispirtoya yatırarak çıkarabilirsiniz. Ancak daha sonra sabunlu suyla yıkayıp, durulamanız şart.




Öğrenme Bozukluğu (Disleksi)

“Çok akıllı bir çocuk, kafası çalışıyor ama neden başarılı olamıyor?",”Harfleri neden ters görüyor?”,”Kelimeleri neden ters okuyor?”… Anne ve babaların zihinlerini meşgul eden bu sevgili çocuklar dislektik..  Evet, zeki ama okulda başarısız olan çocuklar.
Öğretmenleri sürekli şikayetçidir. Tahtadaki yazıları herkes gibi geçiremediğini, sürekli eşya kaybettiğini, öğretilenleri unuttuğunu, günleri bile aklında tutamadığını söyler. Bunları duyan ebeveyn de ne yapacağını şaşırır.  Çabalar boşuna sayılır. Çünkü bu çocuklar sınıfta öğrenemezler. Matematiği belki zihinden yapabilirler ama yazamazlar. Okuyamazlar. Okurlarsa da hece atlayarak okurlar.  Konuşurken daldan dala atlarlar, cümlelerini tamamlayamazlar.
Öğrenme bozukluğuna sahip olan çocuklar yaşıtlarıyla eş zamanlı olarak okul olgunluğuna ulaşamazlar. Zihinsel organizasyonları yeterli değildir. Normal bir zekaya sahiptirler. Başaramadıkları şeyler yüzündense etrafındakiler zekasından şüphe ederler. Oysa, disleksililer zekâ düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yetenekli de olabiliyorlar. Buna en önemli kanıt, disleksili olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılar: Albert Einstein, William Butler Yeats, George Patton, Harry Belafonte, Leonardo da Vinci, Auguste Rodin ve Cher gibi.

Öğrenme bozukluğunun son yıllarda en çok kabul gören tanımı 1988 yılında ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesi (NJCLD) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre, "Öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur".Maalesef sorun yaşla birlikte düzelmez. Merkezi sinir sistemindeki işlevsel bir sorundan kaynaklanır.
Öğrenme bozukluğu tanımı tüm yazma, okuma ve matematik sorunlarını kapsar. Hepsi bir arada görülebilir ya da görülmeyebilir.
Doğum öncesi (yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma...), doğum sırasında (uzun ve zor doğum, plasenta ve göbek kordonu anomalileri...), doğum sonrası (doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe...) ve kalıtsal (ailelerde öğrenme bozukluğu olan başka kişilerin de olması) etmenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. 
Sebep ne olursa olsun, çözüme giden ilk yol ailenin durumu kabullenmesidir. Çoğu anne baba sorunu dışarıda arayarak zaman kaybediyor. Onlara göre problem okulda, öğretmende vb… Oysa sorun ortadadır.  Anne ve baba çocuklarında öğrenme bozukluğu olduğunu kabul etmelidir.
Öğrenme bozukluğu olan çocuk büyük ihtimalle yetersizlik ve başarısızlık duyguları içinde olduğundan benlik saygısı ciddi biçimde zarar görmüştür. Bu nedenle psikolojik destek almasında fayda vardır.
Ailesinin ve öğretmeninin anlayış ve hoşgörü içinde çocukla sağlıklı iletişim kurmayı başarabilmesi gerekir.  Ona arkadaşları kadar çabuk olmasa da yavaş yavaş öğrenebileceğini anlatmak lazım.

Samuel T. Orton, disleksi üzerinde ilk çalışan nörologlardan biri olup, 1920’lerde disleksinin sık karşılaşılan özelliklerini şöyle belirlemişti:
* Gecikmiş ya da yetersiz konuşma.
* Konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk.
* Yön (yukarı, aşağı gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorunlar.
* Elleri kullanmada hantallık ve beceriksizlik; okunamayan el yazısı.
* Yazılı kelimeleri öğrenme ve hatırlamada zorluk.
* b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama; kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü E; 12’yi 21 olarak algılamak gibi.
* Okurken kelime atlamak.
* Hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek, sıklıkla yazım hatası yapmak.
* Yazı yazmada zorluk.


27 Şubat 2013 Çarşamba

ÇOCUĞUNUZA KARDEŞ GELİYOR…

Eminim ki korkuyorsunuz… Gözünüzün bebeği, sevgili yavrunuzun pabucunun dama atılma olasılığı onunla birlikte sizin de korkulu rüyanız. İstiyorsunuz ama onu kardeşe nasıl hazırlayacağınızı bilmiyorsunuz. O zaman önerilerimi dinleyin:
-Her şeyden önce sorumluluk verilmeden yetiştirilen çocuklar kardeşe hazır değildir. Onların bebek halleri hiç bitmez. Acaba sizin sevgili yavrunuz da bunlardan biri olabilir mi? Önce bunu düşünün. Eğer öyleyse, bir an önce sorumluluk vermeye başlayın.
-Ailenizi yeni üyesine hazırlarken çocuğunun düzenini mümkün olduğunca değiştirmemeye çalışın.
- Doğum zamanı yaklaştıkça ona ilginizin azalacağını, bebeğin daha çok ilgiye ihtiyacı olduğunu uygun bir dille anlatmaya çalışın.
- Kardeşi onun için yaptığınızı çok vurgulamayın. Bebekle ilgili hazırlıklarda fikrini alın ama tamamen ona bırakmayın. Böyle olunca doğumdan sonra  bebeği rahatça kucaklayıp dokunmasına engel olmanızı anlayamayacaktır.
-Sağlık sorunlarınız varsa elinizden geldiğince bunu çocuğunuza belli etmemeye çalışmanızda fayda var.
                   
Okula yeni başlayan çocuklarda okul ve öğrenme sevgisini geliştirmede anne ve babaların rolü------------------------
                  
               Çocuklar için aylarca hayallerini süsleyen okulun hiç de bekledikleri gibi bir yer olmadığını anlamak çok da uzun sürmez. Keyifle ve gururla başladıkları okuldan bir süre sonra soğumaya ve sıkılmaya başlarlar. Okumak, yazmak, matematik… onlara hiç de sandıkları gibi eğlenceli gelmeyecektir bir süre sonra.
                   Eğer çocuk bu noktaya geldiyse , ebeveyn için de sıkıntılı günler başlamış demektir. Nasıl hareket edersek çocuklarımızın okula karşı olumlu duygular beslemelerine katkı sağlayabiliriz, şimdi bunlara bir bakalım:
-Onu dinleyin.  Dinlenmeyen hiçbir insan anlaşıldığını düşünmez. Yorulduğu, sıkıldığı için onu eleştirmeyin. Olumsuz duygularını size anlatmalarını sağlayın.
-Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Eğer onu iyi tanırsanız beklenti düzeyinizi de kontrol edebilirsiniz. Aşırı ebeveyn beklentileri her zaman için çocuğa kaygı ve okulla ilgili olumsuz duygular yaşatmıştır.
-Çocuğunuzun gelişimini ve başarılarını elinizden geldiğince kendi içinde değerlendirmeye çalışın. Başkalarıyla kıyaslamayın (bunu yapmak çok zor biliyorumJ).
-Başarısızlığı olduğunda azarlamayın, eleştirmeyin, (bedensel ceza zaten vermezsiniz..) , sadece onu motive edin  ve cesaret verin.
-Şunu unutmayın , önemli olan sonuç değil çabadır. Eğer çocuğunuzun çabasını desteklerseniz, onu yeni deneyimler için desteklemiş olursunuz.
-Aile içinde huzurlu bir ortam , çocuğun okul başarısı için olmazsa olmazlardandır. Çatışmalarınızı ustaca ve demokratik ortamlarda çözmeye çalışın. Huzursuz bir aile ortamında yaşayan çocukların okul hayatında da tembel, hırçın ve sorunlu davranışlar sergiledikleri gözlenmektedir.
-Her şeye rağmen çocuğunuzun başarısının yetersiz olduğunu düşünüyorsanız, bir uzmandan yardım alın.

ÇOCUĞUMUZUN OKULDAKİ BAŞARISINA NASIL KATKIDA BULUNABİLİRİZ?--------

Her anne baba gibi eminim sizler de çocuğunuzun okuldaki başarısının gurur verici olmasını istersiniz. Bu durum bilirsiniz ki, size gurur verdiği kadar çocuğunuzun mutlu ve rahat bir hayat sürmesini de sağlayacaktır. Bu konuda gerekli desteği sağlamak ebeveynin aslında en önemli görevlerindendir.
Peki neler yapabiliriz?
-Ev ortamı güven veren ve samimi atmosferinin yanında ders çalışmak için de uygun ve elverişli olmalıdır.
-Çocuğunuz özellikle küçükse (ilkokul 1.,2. Sınıf gibi) henüz zamanlama konusunda oldukça beceriksizdir. Ders çalışma, oynama, dinlenme ve uyku saatlerini kendi başına planlamakta zorluk çeker. Oysa ki gelecek dönemler için sağlıklı bir sistemin oturması bu yaşlarda doğru planlamanın olmasıyla başlar. Çocuğunuz tek başına yapamayacağı için bu planlama  ve zamanlama konusunda ona yardım etmeniz gerekir.
-Yine küçük yaşlarda ödevde destek isteyecektir. Her şeye rağmen ev ödevi çocuğun kendi sorumluluğudur. Bütün ödev boyunca yanında oturmayın. Onu bağımsız bir şekilde ödev yapmaya teşvik edin.
-Ev ödevlerini kontrol edin ama sakın onun yerine yapmayın. Bu durum hem öğrenmesini engeller hem de sorumluluk sahibi olmasını…
-Okul başarısı için okuma becerisinin iyi olması şarttır. Çocuğunuza kitap okuma sevgisini aşılamak için elinizden geleni yapın. Boş zamanlarında kendi seçtiği kitapları okuması için fırsat yaratın. Çocuklar hediyeye bayılır. Arada sırada ona hoşlanacağı türde kitaplar hediye edin.
-Çocuğunuzla birlikte kitap okuyun.
-Çocuğunuzu okul ve şehir kütüphanesine yönlendirin. Kütüphane kartı çıkarma konusunda kendisine yardımcı olun.
-Hoşlanacağı bir dergiye abone olmasını ve izlemesini sağlayın.  Araştırırsanız çocuğunuzun yaşına uygun çok faydalı yayınlar olduğunu göreceksiniz.




26 Şubat 2013 Salı


ÇOCUĞUNUZ KEKELİYORSA...-----------

Her şeyden önce… Lütfen paniklemeyin. Gördüğüm ebeveynlerde edindiğim izlenim şu: Konuşma bozukluğu yaşayan çocuğun özellikle annesi durumu kabullenmekte güçlük çektiği için panikle çözüm arama telaşı içine düşüyor. Bu telaşın içinde kekeleyen çocuğunu daha çok yıprattığının da genellikle farkında olmuyor. Size önerim, bu durumun dünyanın sonu olduğunu düşünmekten vazgeçmeniz. Lütfen çocuğunuzun diğer çocuklar gibi normal bir çocuk olduğunu kabul edin. Sizin de gördüğünüz gibi bazen kekeleyen çocuğunuz hecelerin çoğunu da kekelemeden söyleyebilmektedir.
Kekemelik yaşayan öğrencilerimin yüzde doksanı , ergenlik döneminde bu sorununu halletti. Sizde de büyük olasılıkla öyle olacaktır. Gelecek için endişelenmek yerine neler yapabilirsiniz onu düşünün:
-Öncelikle çocuğunuzun kekelemeden konuşmasını istemekten vazgeçin.
-O konuşurken onu dikkatle dinleyin. Rahat bir ifade takının. Göz kontağı kurun.
-Sakın sözünü kesmeyin. Sözünü bitirene kadar dikkatle dinleyin.
-Sürekli soru sorarak iletişiminize engel koymayın.
-Bakışlarınız ya da davranışlarınızla çocuğa suçluluk ve yetersizlik duygusu hissettirmemeye dikkat edin.
-Ona acımayın.
-Onunla birlikte vakit geçirin.
-Tane tane ve sakince konuşmaya çalışın.
-İfade etmekte zorluk çekiyorsa yardımcı olun ama onun yerine konuşmayın.
Son olarak; durumundan bahsetmeniz gerekirse kekemelik sözcüğü yerine konuşma zorluğu sözcüğünü kullanın.

Mutlu Olun…

Ev Ödevleri