30 Mart 2013 Cumartesi

ÇATIŞMA ÇÖZME BASAMAKLARI
 1. Sorunun belirlenmesi ve ifade edilmesi Yaşanan problem ortaya konur. İhtiyaçlar belirlenir. Sorunu yaşayan kişilerin ne istedikleri önemlidir. Belirlenen ihtiyaç ve istekler kaydedilir.
2. Çözüm üretme. ( Ne yapabiliriz?) Bu basamakta, problemi yaşayanlar çözüm önerilerini söylerler. Söylenen önerilerin hiçbiri reddedilmeyerek kaydedilir.
 3. Çözüm önerilerini değerlendirme? Yazılan çözüm önerileri tek tek değerlendirilir. Problemi yaşayan kişilerin ihtiyaç ve isteklerini karşılıyor mu, karşılamıyor mu ona bakılır.
 4. Karar verme Her iki taraf için de uygun olan çözüm önerisine birlikte karar verilir. Seçilen kararın problemi yaşayan kişiler tarafından kabul edilmesi ve kararın ortak olması şarttır. Yani demokratik bir seçim olmalıdır. Alınan karar kaydedilir.
5. Kararın nasıl uygulanacağını belirleme . Bu kararın uygulanması için nelere ihtiyacımız var, kim neler yapacak, ne kadar süreyle uygulanacak? vb. gibi konular paylaşılır.
 6. Değerlendirme . Bir süre beklenir, süre sonunda değerlendirme yapılır.
Uygulanan karar herkesin ihtiyacına karşılık verdi mi? güçlükler yaşandı mı ? Hangi noktada yaşandı? Sonuçtan memnun kalınmadıysa tekrar ikinci aşamaya geçilir.

26 Mart 2013 Salı

EN İYİSİ OLMAK

Her  şeyin  en  iyisini  olmaya  çalışın.
Tepenin  üzerinde  bir  çam  olamazsanız,
Vadide  bir  çalı  olunuz.
Fakat!
Dere  kenarında  en  güzel  ufacık  bir  çalı;
ağaç  olamazsanız  bir  çalı  olunuz.
Çalı  olamazsanız  ,bir  demet   ot  olunuz
ve    yolları  süsleyiniz.
Selvi   olamazsanız , bir  saz   olunuz,
Lakin  göl  kenarının   en   güzel   sazı.
Yol  olamazsan  bir   patika  ol.
Güneş   olamazsan  bir  yıldız    ol.
Başarınız   yada   başarısızlığınız ,
işin   büyüklüğüne   göre   değildir.
Yaptığın   işte   en   iyisi  olmaya   çalış.
Hepimiz   kaptan   olamayız .
Tayfaya   da     ihtiyacımız   var.
Bu  dünyada   hepimize  düşen  iş  bulunur,
İşin   büyüğü   olur,  küçüğü  olur.
Size   düşen   iş , kendinize   en   uygun   olandan  başlamaktır,
ve yapabildiğinizin   en   iyisini   yapmaktır...                      Douglas   Malloc

25 Mart 2013 Pazartesi

DİNLE
BANA YUMUŞAK VE NAZİKÇE DOKUNURSAN,
BANA BAKIP GÜLÜMSERSEN
BENİ DİNLEYİP ARA SIRA SENDEN ÖNCE
KONUŞMAMA İZİN VERİRSEN
BÜYÜYECEĞİM, GERÇEKTEN BÜYÜYECEĞİM

                                               BRADLEY(9 YAŞINDA)

22 Mart 2013 Cuma

AİLEDE İLETİŞİM


Sağlıklı iletişimin temelinde çok açılı düşünme biçimi yatar. Kendini anlatma çabasından önce başkalarını anlama çabaları ön planda gelmelidir. Buna empatik yaklaşım denir.
Empati; karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak, onun gözüyle olaylara bakabilmektir. “Öğretmenime kızdım” der, çocuk “aaaa hiç öğretmene kızılır mı?” deriz. Burada empati yoktur. Empatide hak verip vermemek önemli değil, önemli olan karşımızdakini anlamaktır.
Empatide saygı vardır. Senin bakış açına saygı duyuyorum, seni anlıyorum mesajı verilir. Karşımızdakini anlamak için de dinlemek önemlidir. Etkin dinlemede iletiyi alan önce gönderenin duygularını, iletinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışır. Sonra bunun doğruluğunu sınamak için kendi sözcükleriyle gönderene iletir. Bu iletide değerlendirme, öneri, görüş bildirme, soru sorma yoktur.
Etkin dinleme insanlar arasında sıcak ilişkiler geliştirir. Duyulduğunu, anlaşıldığını hissetmek hoş bir duygudur.
Etkin dinleme çocuğun sorunlarını çözmeyi kolaylaştırır. İnsanlar sorunları hakkında konuştuklarında çözümü daha kolay bulabilirler.


Çocukla iletişimin etkili yollarından biri de “ben” dili kullanmaktır. Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman, o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti, sen iletisinden ben iletisine dönüşür.
Sorun yaratan davranış nedir?
Bu davranış bizi nasıl etkiledi?
Bu etkinin bizde yarattığı duygu nedir?
Bu üç bilgiyi içeren mesaja “ben” mesajı denir.
Örneğin:
Terbiyesiz, bana nasıl bağırırsın, utanmıyor musun? (“Sen” dili mesajı)
Benimle böyle konuşman çok ağırıma gidiyor. Kırılıyorum, güceniyorum (“Ben” dili mesajı)
“Ben” dili  mesajını kullanmak daha etkili olur.
Etkili iletişimin bir yolu da “kaybeden yok” yöntemidir. Tarafların istekleri çatıştığı zaman her iki tarafı da memnun edecek orta bir yol bulmak demektir.
Çocuğunu ayrı ve farklı bir kişilik olarak gören bir ana-baba onun davranışlarının çoğunu kabullenir. Onun çocuğu için düşündüğü bir kalıp yoktur.
Böyle bir ana-baba çocuğunun biricikliğini kabul eder. Olabileceğin en iyisi olmasına izin verir, onu destekler.
Ana-babalara şunu hatırlatmak gerekir: “Çocuğunuza bir yaşam verilmesi için aracı oldunuz. Şimdi de çocuğunuzun ona sahip olmasına izin veriniz. Bu yaşamda ne yapacağına kendi karar versin”.

16 Mart 2013 Cumartesi



PULSUZ DİLEKÇE
 
  Sevgili Anneciğim, Babacığım,
            Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
          Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
            Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim yapayım. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
            Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca size olan güvenim azalıyor.
            Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan  edemiyorum.
           Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
           Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. " Ben senin yaşında iken... " diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
           Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.
          Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim
           Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin: Hiç değilse çabalarımı övün. Beni başkalarıyla kıyaslamayın; umutsuzluğa kapılırım.
           Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın, bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim. Ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
           Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni daha çok yakınlaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi ve daha değerli görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
           Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
           Benden " ÖRNEK ÇOCUK " olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem.  Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
           Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.                   
                                                                                                                 Sevgiler,
                                                                                                               Çocuğunuz...

12 Mart 2013 Salı


ÇOCUK VE KİTAP
  ZİHİNSEL GELİŞİMİNE YARDIMCI KİTAPLAR ALIN
 Çocuklarınıza kitap alırken, onların zihinsel, dilsel, motor ve sosyal gelişimine yardımcı olacak şekilde seçmeniz gerekir ki; çocukken okunan kitaplar gelecek için bazı düşüncelerin yeşermesi adına çekirdek oluşturur.

  ÇOK OKUYAN DA ÇOK BİLİR
  Çocuk ne kadar çok kitap okursa o kadar çok düşünce üretebilir; karar alma mekanizmaları hızlanır. Mantık süreci gelişir. Yaşıtlarına göre dikkatini devam ettirme kabiliyeti daha da artar. Çocukların okuduğu kitaplar onların ruh dünyalarını zenginleştirmeli, gelecek adına ümit ve çalışma motivasyonu vermeli.

  ÇOCUKLAR SOYUT DÜŞÜNEMEZLER
Okul öncesi çocukların soyut düşüncesi olmadığı için, bazı bilgilerle erken tanışmaları, uygun olmayan resimler görmeleri ruhsal gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, çocuğa içinde çok soyut kavramlar geçen, henüz bilmediği metafizik güçlerden bahsedilen büyüler, canavarlar, cinler, cadılar gibi konuları işleyen mesajlar çocuğu korkuya iter, ruh dünyasında anksiyete oluşturur. Hayal dünyası karışır. Gerçekle hayali karıştıran, hayata olumsuz bakan bir sürece girer. Bu dönem hikayelerinde, çocuğun anlayabileceği daha somut kavramlar, daha kısa cümleler olmalı. Çok ayrıntıya girip, çocuğun kendini korkulu, kaygılı hissedeceği olaylar, anılar, hikayeler anlatılmamalı. Hayata umutla bakabileceği, çalışmayı, dürüstlüğü, doğruluğu, yardımlaşmayı, hayatın güzel yönlerini ön plana çıkaran hikayeler anlatılmalı.”

  KİTAPLARI ÖNCE SİZ İNCELEYİN
 Okuma–yazmayı öğrenir öğrenmez çocuklara her kitabın verilmesi doğru değil. Piyasada bulunan şiddet ve cinsellik içeren, doğaüstü güçlerin çok ağırlıkla işlendiği kitaplar, çocukların hayata bakışlarını yönlendiriyor. Güçlü olanın kazandığı, doğaüstü güçleri olanların ön planda olduğu veya diğerlerine baskı kurduğu anlatılan bir kitabı okuduktan sonra, çocuk kendini güçsüz, yalnız ve depresif hissediyor ve korkuyor. Var olmak için güçlü olmak gerektiğini öğreniyor. Bunun sonucunda, kendini güçlü göstermek için şiddete daha fazla başvuruyor, kitaptaki gibi kendinden zayıf olanlara baskı uygulamaya başlıyor.

  RESİMLERDEN BİLE ETKİLENİYORLAR
 
Çocuklara kitap vermeden önce okuyup incelenmesi gerekir. Çocuğun ruh dünyasını etkileyecek bir olumsuzluğun, onun ileriki yaşlarını da etkileyebilir.

10 Mart 2013 Pazar

Çocuklarda Tırnak Yeme-------------------- Çocuklarda tırnak yeme davranışı rahatlatmak için, merak ya da sıkıntı içerisinde olduklarında, ya da alışkanlıktan olduğu için gözlenir. Tırnak yeme bazı durumlarda yetişkinlikte de devam etmesine karşılık genellikle ergenlik döneminde son bulur. Çocukluk döneminde tırnak yeme gerilim gidermek için çocuk tarafından keşfedilen önemli bir davranıştır. Tüm çocuklarda bir miktar endişe vardır. Okulda yeni bir şey öğrenmek, Bir partide yaşanan sosyal güvensizlik ya da oyun içindeki çatışmalar bu davranışı tetikler. Tırnak yeme hakkında ne yapmalı Davranışın altında yatan sebeplerin saptanarak giderilmeye çalışılması faydalıdır. Çocuk bu davranışından kurtulmak istese de bunu başaramaz. Tırnak yeme en zararsız ama en zor bıraktırdığımız davranış problemidir. Diğer sinir alışkanlıkları gibi, tırnak yeme de bilinçsiz olarak gerçekleşir.Alışkanlıkları kırma hakkında konuşun. Çocuğunuzun hangi durumlarda ve zamanlarda tırnak yeme davranışını gösterdiğini fark etmesini sağlayın. Gizli bir hatırlatma üzerinde anlaşın. BU bir kod ya da hafif bir dokunuş olabilir. Tırnak yeme konusunda ne zaman endişelenmelisiniz? Nadir durumlarda, tırnak yeme aşırı anksiyete sinyal verebilir. Tırnak yeme davranışına kirpik veya saç çekme ya da diğer endişe verici davranışlar eşlik ediyorsa çocuğunuzun doktorunuza danışın . Bu gibi durumlar, profesyonel danışmanlık yardımı gerektirebilir.

Ev Ödevleri