26 Şubat 2013 Salı

          

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN ÇOCUKLAR--------------------------------
           Okullarda görev yaptığım 17 uzun ve güzel yılda en çok karşılaştığım sorunlardan biridir öğrenme güçlüğü...  1. sınıfta kendini belli etmeye başlar… Önce öğretmen fark eder, defalarca anlatmasına rağmen anlamıyordur minik öğrencisi. Sorun olduğunu ebeveynle paylaşır. Zorlu günler başlar. Yapılabilecek şeyler elbette vardır. Bunların neler olduğuna geçmeden önce , güç öğrenen çocukların belirgin özeliklerine bakalım:

-          Herkesten sonra ve güç öğrenirler.
-          Öğrendiği bilgileri hatırlamakta ve başka alanlara transfer etmekte çok zorlanır.
-          Başladığı işi bitirmekte çok zorlanır, ders dışında başka şeylerle ilgilenir ve dikkati kısa sürelidir.
-          Çabuk yorulur.
-          Olaylar karşısında basit tepkiler gösterir.
-          Unutkandır. Öğrendiklerini hatırlamakta zorlanır.
-          Bir gün ilgilendiği bir etkinlikle ertesi gün hiç ilgilenmeyebilir.
-          Oyun arkadaşı olarak kendinden küçükleri tercih eder.
-          İşlerini genellikle başkalarına bağımlı olarak sürdürür. Bağımsız karar vermekte zorlanır.
-          Özgüveni çok azdır.
-          Oyun kurallarına, sınıf kurallarına ve toplum kurallarına uyum sağlamakta zorluk çeker.
-          Popülaritesi azdır. Arkadaş olarak tercih edilmez.
-          Sosyal etkinliklere katılımı azdır.

         Acaba sizin çocuğunuzda da öğrenme güçlüğü olabilir mi?

         Eğer öyleyse, dünyanın sonu değil. Her şeyden önce o sizin kıymetliniz. Her şeyin bir çözümü vardır.

-          Güç öğrenen çocukların öğretmenlerinin bilinçli ve farkındalığı yüksek, pedagojik donanımı yeterli öğretmenler olması gerekir. Yani tam da sizin çocuğun öğretmeni gibi.J
-          Öğrencinin sınıfta mümkün olan en ön sırada oturması gerekir. Konumu tahtayı rahat görebileceği bir şekilde olmalı.
-          Öğrencinin dağılan dikkatini toparlamak beceri ister. Bunun için öğretmenin bu konuda istekli ve becerikli olması gerekir. Sık sık soru sorarak ve sorumluluk verilerek öğrencinin dikkati canlı tutulabilir.
-          Kesinlikle hoşgörülü olmak gerekir. Çocuğun özel durumu unutulmamalıdır.
-          Kesinlikle ve kesinlikle bireysel desteğe ihtiyacı vardır. Çünkü tekrarlamadan öğrenemez. Bu durum aynı şekilde ev çalışmalarında da devam etmelidir.
-          Arkadaşlık ilişkilerindeki popülaritesini artırmak için çözümler aranmalı, bu konuda çocuğa destek verilmelidir.
-          Çocuğunuzun durumunu kabul edip, beklentilerinizi yüksek tutmazsanız, her şey daha çabuk yoluna girer….

         Sorunsuz günlere….




25 Şubat 2013 Pazartesi

GÜZEL SÖZLER


Aile hayatının güzelliği gibi hiç bir şey yoktur.
OSCAR WİLDE


Bir memleketin yükselmesi, ev ve aile muhabbetine bağlıdır.
CHARLES DİCKENS

Bir baba yüz öğretmene bedeldir.
GEORGE HERBERT

Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl için ise insanları eğitin.
HUANG-ÇE

İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar.
CERVANTES

Terbiye, ana kucağında başlar; her söylenilen kelime, çocuğun şahsiyetine konan bir tuğladır.
NAMIK KEMAL

Terbiyenin sırrı çocuğa saygı ile başlar.
EMERSON


Ç

Yemek Zamanı !


Hep birlikte yemek yemek pek çok aile için önemli bir etkinliktir.  Çünkü aileyi topluca bir araya getirmenin ve çocuğa grupta nasıl etkileşim içine gireceğini öğretmenin en iyi yollarından biridir.  Yalnız yemek zamanlarının, savaş alanına çevrilmesine, aile üyelerinin zorla istemeyerek gelip bir şeyler yediği bir yer haline getirilmesine izin verilmemeli ve bu konuda dikkatli olunmalıdır.
Önemli olan öğünlerin belirli saatlerde olmasıdır.  Çünkü bu durum, aile hayatında düzen yaratmaya yardımcı olur.  Öğünlerdeki beraberlik de bir güç ve güven duygusu verir.  Yaşamdaki bu düzen ise, zamanla kişilerde içselleştirilerek gelişmesini sağlar.  

ANNELER İÇİN...


AİLENİN DİĞER ÜYELERİNE MUTLU BİR PAZAR KAHVALTISI SÜRPRİZİ HAZIRLAMAK İSTER MİSİNİZ?

YALANCI SU BÖREĞİ

Malzemeler:

- 3 adet yufka,
- 3 adet yumurta,
- 200 gr margarin,
- 1 demet maydanoz,
- 250 gr beyaz peynir
Yapılışı:

Yağı eritin. Yumurtalarla iyice çırpın. Yufkayı serin, üzerine iyice harç sürün. 4 eşit parçaya bölün. Maydanozu ince kıyıp, peyniri ezerek karıştırın. Bu iç malzemesinden  1 yemek kaşığı kadar uç kısma koyup rulo yapın. Tepsiye dizin. Bütün yufkaları bitirdikten sonra yufkaların üzerini örtünceye kadar soğuk su koyun. 20 dakika bekletin. Kuru bezin üzerine çıkarın. Yumurta sarısı sürüp fırında kızartın.


ERGENLİKTE SAĞLIKLI BİR VÜCUT İÇİN...


Ne yazık ki ergenlik çağındaki gençlerde –özellikle de kızlarda-, kendi bedeninden hoşlanmama gibi bir eğilim vardır.  Boy aynasının karşısında “Bu beden benim olamaz!” diye bağırıp, kendini ağlayarak odasına kapatan kız anne babası olmanız son derece mümkün.  Bu tavır, aslında karşılaşabileceklerinizden en sevimlisi olabilir.  Çünkü ergenin bedeninden hoşlanmama durumu, anoreksiya nevrozu, bulimiya nevrozu gibi yeme bozukluklarına varan ağır sonuçlar da doğurabilir.
         Onun bedeniyle barışması ve uygun yeme alışkanlığı edinmesi için en uygun dönem, ergenin 10’lu yaşlarıdır.  Ergenlik çağındaki çocuğunuzun, fiziksel açıdan kendini iyi hissetmesi içinse, ona yardımcı olabilirsiniz.
         Her şeyden önce kimsenin kusursuz olamayacağına ikna olmasını sağlayın.  Kendi yaşı ve fiziğine uygun olarak, ideale yakın vücut ölçüleri hesaplayın ve onlara ulaşması için çocuğunuza destek olun.  Bu arada, bu rakamların üç aşağısı beş yukarısının da bir şey fark ettirmeyeceğini anlamış olsun.  Bu süreçte ona yaklaşımınız da önemlidir.  Sağlıksız bir vücut sahibi olmaya doğru gittiğini fark ettiğinizde lütfen, inatlaşmasına yol açacak, onu agresifleştirecek tavırlardan uzak durun.  Ona çok yumuşak ve anlayışlı yaklaşın.  Uzmanlar son olarak, eğer erkek ya da kız ergen çocuğunuz normal olarak saptanan ağırlığın üzerindeyse, mutlaka bir uzman yardımı alın diyorlar.     

Bunları Biliyor Musunuz?


Neleri Unutmayız?
Okuduklarımızın                                              %10’unu
Duyduklarımızın                                              %20’sini
Gördüklerimizin                                                        %30’unu
Hem görüp hem duyduklarımızın                   %50’sini
Söylediklerimizin                                             %80’ini
Davranışlarımızla birlikte söylediklerimizin %90’ını
 Unutmayız

Kelebek Hikayesi


İyi niyetli ve yardımsever bir arkadaşımla bir gün doğada gezinirken, kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek gördük. Kelebek kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çalışmaktaydı. Yardımsever arkadaşım hemen kelebeğin imdadına koştu. Dikkatlice kozanın liflerini sıyırdı, kozayı araladı ve kelebeğin fazla çabalamadan kozadan çıkmasını sağladı. Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıktıysa da biraz çırpındı ve uçamadı.
Yardımsever arkadaşımın göz ardı ettiği gerçek şuydu: Kanatlar ancak kozadan çıkma çabalarıyla güçlenir ve uçuşa hazırlanır. Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak hareketleri öğrenmekteydi.
Yardımsever arkadaşım aslında işini kolaylaştırarak kelebeğin güçlenmesine engel olmuştu. Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tanımadı, hiçbir zaman gerçekten yaşayamadı...
                                              
                                                                                              Dr. Ruth Sanford

Ev Ödevleri