28 Şubat 2013 Perşembe

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU---------------
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar, aşırı hareketlidir, dikkatleri çabuk dağılır, engellenmeye ve beklemeye tahammülleri yoktur. Sabırsızdırlar, kolay uyarılabilirler, çabuk kızar, hareketlenir ve kolay incinirler. Yetişkin dönemde de yakınmalar hafifleyerek ve şekil değiştirerek devam eder. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısının konulabilmesi için, belirtilerin bazılarının 7 yaşından önce başlaması, en az 6 aydan beri devam ediyor olması ve hem okulda hem de evde sürüyor olması gerekir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinde uzman bir ekip tarafından konulur.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısının konulabilmesi için, çocuğun doğumundan bugüne bütün geçmiş öyküsü anne ve babadan alınır. Öğretmen değerlendirilmesi istenir, okul başarısına ilişkin bilgi alınır. Zeka değerlendirilmesi ve nörolojik muayenesi (EEG tetkiki) yapılır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu daha çok erkek çocuklarda görülür.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun nasıl meydana geldiğiyle ilgili araştırmalar kesin sonuçlara ulaşmamış olmasına karşın bu araştırmalarda kalıtımın en büyük etken olduğu görülmüştür. Diğer etkenler arasında gebelikte alkol, sigara kullanımı ve annenin geçirdiği hastalıklar, doğum sırasında yaşanan sorunlar, çocuğun kafa travması geçirmesi, kurşun gibi zehirli maddelerle karşılaşması, aile yapısı ve işleyişindeki bozukluklar sayılabilir.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar üç ayrı grupta yer alırlar:
            a)  Hem dikkat, hem aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar,
            b)  Sadece dikkat sorunu olanlar,
c)     Sadece aşırı hareketlilik dürtüsellik sorunu olanlar.

Aşırı Hareketlilik: Çocuklar erişkinlere göre daha canlı ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğundan aşırı hareketlilikten söz edilir.

Dikkat Sorunları: Dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi, unutkanlık, eşyalarını ve oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunlarının bulunduğunu gösterir.
Dürtüsellik: Acelecilik, istekleri ertelememe, sorulan sorulara çok çabuk cevap verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulunduğunu düşündürür.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri:

a) Aşırı Hareketlilik:
1.     Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
2.     Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
3.     Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır. (Ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir.)
4.     Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
5.     Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
6.     Çoğu zaman çok konuşur.

b) Dürtüsellik:
1.     Çoğu zaman sorulan soruların soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
2.     Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
3.     Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer.(Örneğin başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar.)

c) Dikkat Eksikliği:
1.     Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez, okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
2.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
3.     Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür.
4.     Çoğu zaman yönergeleri izlemek ve okul ödevleri, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevleri tamamlayamaz.
5.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
6.     Çoğu zaman sürekli mental(zeka) çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
7.     Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder. (Örneğin oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç-gereçler)
8.     Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
9.     Günlük etkinliklerde çoğu zaman unutkandır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Eksikliği olan çocukların zeka düzeyleri 
Normal ve normale yakın olmasına karşın  okulda başarılı olmayabilirler. Okula ilk başladıklarında aşırı hareketlilik ve dikkat dağınıklığı davranışlarıyla kendilerini gösterirler. Sınıfta oturmakta güçlük çektikleri, dikkatlerini öğretmenin anlattıklarına yoğunlaştıramadıkları için okulda edinilmesi gereken bilgiyi takip edip kazanamazlar. İleri yıllarda bu durum çocuklarda güvensizlik, bıkkınlık ve bezginlik gibi duygusal sorunları ortaya çıkarabilir.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuna sıklıkla öğrenme güçlüğü eşlik eder. Özellikle matematiği anlama, kavrama ve çözmede zorlanırlar. Büyük bir hevesle derse veya herhangi bir etkinliğe başlar ve çok başarılı olmayı isterler. Ancak düzenli ders çalışma becerilerinin olmaması, organize olamama ve dikkatlerinin çabuk dağılması nedeniyle başarılı olamazlar. Kendilerini yetersiz, başarısız ve güvensiz hissederler. Tedirgin ve kaygılıdırlar. Sıklıkla evde ve okulda tembel ve yaramaz sözcüklerini işitirler. Genellikle öğretmenlerin kendilerine taktığını düşünerek kötü davranışlarını ileri sürerler.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu doğru ve erken tanı konulduğunda son derece hızlı ve kolay tedavi edilebilen bir bozukluktur. İlaç tedavisi, anne baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde sık olarak kullanılır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklara Nasıl Yardım Edilebilir?

         Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu uzun gidişli bir sorun olduğundan tedavisi de uzun dönem için planlanmalı ve uygulanmalıdır. Tedavi hedef belirtilere ve çocuğun güçlü ve zayıf yanlarına göre her çocuğa özgü planlanmalıdır. Doktor ilaçlı tedaviyi uygun görüyorsa, verdiği ilaç mutlaka kullanılmalıdır.
        
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan öğrenciler öğretmene yakın bir yerde, ön sıralarda kendine örnek olabilecek bir arkadaşının yanında oturtulmalıdır. Bu çocuklar dikkatlerini uzun dönem sürdüremediklerinden, onlara verilen görevlerin onların yapabilecekleri şekilde uygun parçalara ayrılması performanslarını artıracaktır. Etkinliği sürdürebilmesi için ara ara göz göze gelip, omuzuna dokunarak uyarılar verilmelidir. Ev ödevlerinin miktarları azaltılmalıdır. Bu öğrencilere yönerge verilirken açık ve net bir dil kullanmalı ve söylediğinizin öğrenci tarafından anlaşıldığından emin olunmalıdır.
         Dürtüsel davranışları olanların ufak tefek uygunsuz davranışları görmezlikten gelinebilir. Kendini denetleyebildiği, uygun şekilde davrandığında hemen o anda doğrudan kendisini övebilir, ödüllendirebilirsiniz. Örneğin elini yalnızca amaca uygun kaldırdığı zaman yanına giderek onu övebilirsiniz.          Uygunsuz davranışlarını ani tepkiler göstermeden azarlamadan, eleştirmeden kınayabilirsiniz. Bu öğrencilerin cezalandırmak amacıyla dersten dışarı çıkartılması uygun bir yöntem değildir. Çünkü bu çocuklar derste sıkıldıklarından bu ceza onlara ödül gibi olacaktır.
        
Aşırı hareketliliği için eğer yaptığı işi aceleci ve özensiz yapmışsa tekrar kontrol etmesini isteyebilirsiniz. Sırada uzun süre oturmak bu çocuklar için zordur. Ara vermesi için fırsat tanıyabilir ve hareketliliğini olumlu bir şekilde kullanmasını öğretebilirsiniz. Görevleri sırasında kısa molalar vermesine izin verebilirsiniz.

         Sosyal zorlukları da olabileceği için, bu çocuklara güven vermeye ve cesaretlendirmeye özen göstermelisiniz. Olumlu davranışlarını, çalışmasını, dürtüselliğini kontrol edebildiği anları sıkça övebilir, uygun davranışlarını sınıfta arkadaşlarına alkışlatabilirsiniz. Okul dışı ilgileri ve başarıları için aile ile sıkça görüşebilir ve eve olumlu yazılar , mesajlar gönderebilirsiniz. Yaşıtları arasındayken öğrenciye özel sorumluluklar verebilir böylece diğer öğrenciler tarafından olumlu bir açıdan değerlendirilmesini sağlayabilirsiniz. Öfkesini denetlemekte zorluğu varsa, yumuşak bir tarzda konuşarak onu ortamdan uzaklaştırabilirsiniz.

         Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar uygun yardımla kendilerine güvenir, gerektiğinde kendini kontrol edebilen, başarılı bireyler olabilirler. Bu çocukların avukatı olmalı ve aktif olarak çocuğun ihtiyaçlarını fark edebilmeliyiz.

PÜF NOKTALARI


CAM SİLERKEN:
Cam silme suyuna hiç tuz katıldığını duymuş muydunuz ? Katacağınız bir parça tuz, hem camların daha kolay temizlenmesini, hem de pırıl pırıl parlamasını sağlayacaktır.

YERDEKİ CAM KIRIKLARI:
Çoğu zaman kırılan bardağa üzülmez,yerlere saçılan cam kırıklarını nasıl toplayacağımızı düşünürüz. İşte böyle bir durumda kırıkları temizlemenin en emin yolu, ıslatacağınız bir parça pamuktur. Islak pamuğu yerde gezdirin, cam kırıkları pamuğa takılacaktır.

SOĞANIN AĞLATMAMASI İÇİN:
Soğanınız acıysa,gözleriniz yaşarabilir. Ama soğanı, kullanmadan bir iki saat önce soyup, soğuk suda bekletirseniz, tüm acılığı yok olur ve gözleriniz yaşarmaz.

YAĞIN SIÇRAMAMASI İÇİN:
Patates ya da patlıcan kızartmalarında yağın sıçraması doğaldır, çünkü ne kadar kurularsanız kurulayın, bu iki sebzenin saldığı su yağın sıçramasına neden olur. Bunun için de her ihtimale karşı yağa bayat ekmek kabuğu koyun.

SİGARA KOKUSU:
Odalara sinen sigara kokusuna karşı, odalarınızın bazı köşelerine ipe geçirdiğiniz ıslak bir sünger asın. Islak sünger tüm sigara kokusunu alacaktır.

SUSUZ LİMONLAR:
Limonlarınızın daha fazla su vermesini istiyorsanız, bunları sıcak suya atın.Faydasını göreceksiniz.

ÇIKMAYAN ETİKETLER:
Şişe ve kavanozların üzerindeki etiketi önce biraz suyla nemlendirin. Sonra da mum ateşine tutarsanız, çıkaramadığınız etiketlerin kolayca çıktığını görebilirsiniz.

ESNEYEN TRİKOLAR:
Yıkarken esneyen trikolarınızı, yıkadıktan sonra önce ılık suya, sonra da bir miktar sirkeli suya batırın.Trikolarınız eski şekillerine kavuşacaklardır.

OJE LEKESİ:
Kumaşlardaki oje lekesini önce alkolle silmeye çalışın. Sonra, eğer leke çıkmadıysa, asetonla silin.Yün halılardaki lekeleri ise bir parça pamuğa damlatacağınız asetonla, fazla ovuşturmadan çıkarmaya çalışın.

YAĞ LEKESİ:
Leke tazeyken üzerine tuz serpiştirmeniz yeterli olacaktır. Limon kolonyası da işinize yarayabilir. Ancak ipekli kumaşlarda lekenin üzerine tuz yerine talk pudrası serpiştirmelisiniz.

TÜKENMEZ KALEM LEKESİ:
Kumaşlardaki lekeleri ispirtoyla silerek veya kumaşın o kısmını ispirtoya yatırarak çıkarabilirsiniz. Ancak daha sonra sabunlu suyla yıkayıp, durulamanız şart.




Öğrenme Bozukluğu (Disleksi)

“Çok akıllı bir çocuk, kafası çalışıyor ama neden başarılı olamıyor?",”Harfleri neden ters görüyor?”,”Kelimeleri neden ters okuyor?”… Anne ve babaların zihinlerini meşgul eden bu sevgili çocuklar dislektik..  Evet, zeki ama okulda başarısız olan çocuklar.
Öğretmenleri sürekli şikayetçidir. Tahtadaki yazıları herkes gibi geçiremediğini, sürekli eşya kaybettiğini, öğretilenleri unuttuğunu, günleri bile aklında tutamadığını söyler. Bunları duyan ebeveyn de ne yapacağını şaşırır.  Çabalar boşuna sayılır. Çünkü bu çocuklar sınıfta öğrenemezler. Matematiği belki zihinden yapabilirler ama yazamazlar. Okuyamazlar. Okurlarsa da hece atlayarak okurlar.  Konuşurken daldan dala atlarlar, cümlelerini tamamlayamazlar.
Öğrenme bozukluğuna sahip olan çocuklar yaşıtlarıyla eş zamanlı olarak okul olgunluğuna ulaşamazlar. Zihinsel organizasyonları yeterli değildir. Normal bir zekaya sahiptirler. Başaramadıkları şeyler yüzündense etrafındakiler zekasından şüphe ederler. Oysa, disleksililer zekâ düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yetenekli de olabiliyorlar. Buna en önemli kanıt, disleksili olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılar: Albert Einstein, William Butler Yeats, George Patton, Harry Belafonte, Leonardo da Vinci, Auguste Rodin ve Cher gibi.

Öğrenme bozukluğunun son yıllarda en çok kabul gören tanımı 1988 yılında ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesi (NJCLD) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre, "Öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur".Maalesef sorun yaşla birlikte düzelmez. Merkezi sinir sistemindeki işlevsel bir sorundan kaynaklanır.
Öğrenme bozukluğu tanımı tüm yazma, okuma ve matematik sorunlarını kapsar. Hepsi bir arada görülebilir ya da görülmeyebilir.
Doğum öncesi (yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma...), doğum sırasında (uzun ve zor doğum, plasenta ve göbek kordonu anomalileri...), doğum sonrası (doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe...) ve kalıtsal (ailelerde öğrenme bozukluğu olan başka kişilerin de olması) etmenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. 
Sebep ne olursa olsun, çözüme giden ilk yol ailenin durumu kabullenmesidir. Çoğu anne baba sorunu dışarıda arayarak zaman kaybediyor. Onlara göre problem okulda, öğretmende vb… Oysa sorun ortadadır.  Anne ve baba çocuklarında öğrenme bozukluğu olduğunu kabul etmelidir.
Öğrenme bozukluğu olan çocuk büyük ihtimalle yetersizlik ve başarısızlık duyguları içinde olduğundan benlik saygısı ciddi biçimde zarar görmüştür. Bu nedenle psikolojik destek almasında fayda vardır.
Ailesinin ve öğretmeninin anlayış ve hoşgörü içinde çocukla sağlıklı iletişim kurmayı başarabilmesi gerekir.  Ona arkadaşları kadar çabuk olmasa da yavaş yavaş öğrenebileceğini anlatmak lazım.

Samuel T. Orton, disleksi üzerinde ilk çalışan nörologlardan biri olup, 1920’lerde disleksinin sık karşılaşılan özelliklerini şöyle belirlemişti:
* Gecikmiş ya da yetersiz konuşma.
* Konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk.
* Yön (yukarı, aşağı gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorunlar.
* Elleri kullanmada hantallık ve beceriksizlik; okunamayan el yazısı.
* Yazılı kelimeleri öğrenme ve hatırlamada zorluk.
* b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama; kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü E; 12’yi 21 olarak algılamak gibi.
* Okurken kelime atlamak.
* Hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek, sıklıkla yazım hatası yapmak.
* Yazı yazmada zorluk.


27 Şubat 2013 Çarşamba

ÇOCUĞUNUZA KARDEŞ GELİYOR…

Eminim ki korkuyorsunuz… Gözünüzün bebeği, sevgili yavrunuzun pabucunun dama atılma olasılığı onunla birlikte sizin de korkulu rüyanız. İstiyorsunuz ama onu kardeşe nasıl hazırlayacağınızı bilmiyorsunuz. O zaman önerilerimi dinleyin:
-Her şeyden önce sorumluluk verilmeden yetiştirilen çocuklar kardeşe hazır değildir. Onların bebek halleri hiç bitmez. Acaba sizin sevgili yavrunuz da bunlardan biri olabilir mi? Önce bunu düşünün. Eğer öyleyse, bir an önce sorumluluk vermeye başlayın.
-Ailenizi yeni üyesine hazırlarken çocuğunun düzenini mümkün olduğunca değiştirmemeye çalışın.
- Doğum zamanı yaklaştıkça ona ilginizin azalacağını, bebeğin daha çok ilgiye ihtiyacı olduğunu uygun bir dille anlatmaya çalışın.
- Kardeşi onun için yaptığınızı çok vurgulamayın. Bebekle ilgili hazırlıklarda fikrini alın ama tamamen ona bırakmayın. Böyle olunca doğumdan sonra  bebeği rahatça kucaklayıp dokunmasına engel olmanızı anlayamayacaktır.
-Sağlık sorunlarınız varsa elinizden geldiğince bunu çocuğunuza belli etmemeye çalışmanızda fayda var.
                   
Okula yeni başlayan çocuklarda okul ve öğrenme sevgisini geliştirmede anne ve babaların rolü------------------------
                  
               Çocuklar için aylarca hayallerini süsleyen okulun hiç de bekledikleri gibi bir yer olmadığını anlamak çok da uzun sürmez. Keyifle ve gururla başladıkları okuldan bir süre sonra soğumaya ve sıkılmaya başlarlar. Okumak, yazmak, matematik… onlara hiç de sandıkları gibi eğlenceli gelmeyecektir bir süre sonra.
                   Eğer çocuk bu noktaya geldiyse , ebeveyn için de sıkıntılı günler başlamış demektir. Nasıl hareket edersek çocuklarımızın okula karşı olumlu duygular beslemelerine katkı sağlayabiliriz, şimdi bunlara bir bakalım:
-Onu dinleyin.  Dinlenmeyen hiçbir insan anlaşıldığını düşünmez. Yorulduğu, sıkıldığı için onu eleştirmeyin. Olumsuz duygularını size anlatmalarını sağlayın.
-Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Eğer onu iyi tanırsanız beklenti düzeyinizi de kontrol edebilirsiniz. Aşırı ebeveyn beklentileri her zaman için çocuğa kaygı ve okulla ilgili olumsuz duygular yaşatmıştır.
-Çocuğunuzun gelişimini ve başarılarını elinizden geldiğince kendi içinde değerlendirmeye çalışın. Başkalarıyla kıyaslamayın (bunu yapmak çok zor biliyorumJ).
-Başarısızlığı olduğunda azarlamayın, eleştirmeyin, (bedensel ceza zaten vermezsiniz..) , sadece onu motive edin  ve cesaret verin.
-Şunu unutmayın , önemli olan sonuç değil çabadır. Eğer çocuğunuzun çabasını desteklerseniz, onu yeni deneyimler için desteklemiş olursunuz.
-Aile içinde huzurlu bir ortam , çocuğun okul başarısı için olmazsa olmazlardandır. Çatışmalarınızı ustaca ve demokratik ortamlarda çözmeye çalışın. Huzursuz bir aile ortamında yaşayan çocukların okul hayatında da tembel, hırçın ve sorunlu davranışlar sergiledikleri gözlenmektedir.
-Her şeye rağmen çocuğunuzun başarısının yetersiz olduğunu düşünüyorsanız, bir uzmandan yardım alın.

ÇOCUĞUMUZUN OKULDAKİ BAŞARISINA NASIL KATKIDA BULUNABİLİRİZ?--------

Her anne baba gibi eminim sizler de çocuğunuzun okuldaki başarısının gurur verici olmasını istersiniz. Bu durum bilirsiniz ki, size gurur verdiği kadar çocuğunuzun mutlu ve rahat bir hayat sürmesini de sağlayacaktır. Bu konuda gerekli desteği sağlamak ebeveynin aslında en önemli görevlerindendir.
Peki neler yapabiliriz?
-Ev ortamı güven veren ve samimi atmosferinin yanında ders çalışmak için de uygun ve elverişli olmalıdır.
-Çocuğunuz özellikle küçükse (ilkokul 1.,2. Sınıf gibi) henüz zamanlama konusunda oldukça beceriksizdir. Ders çalışma, oynama, dinlenme ve uyku saatlerini kendi başına planlamakta zorluk çeker. Oysa ki gelecek dönemler için sağlıklı bir sistemin oturması bu yaşlarda doğru planlamanın olmasıyla başlar. Çocuğunuz tek başına yapamayacağı için bu planlama  ve zamanlama konusunda ona yardım etmeniz gerekir.
-Yine küçük yaşlarda ödevde destek isteyecektir. Her şeye rağmen ev ödevi çocuğun kendi sorumluluğudur. Bütün ödev boyunca yanında oturmayın. Onu bağımsız bir şekilde ödev yapmaya teşvik edin.
-Ev ödevlerini kontrol edin ama sakın onun yerine yapmayın. Bu durum hem öğrenmesini engeller hem de sorumluluk sahibi olmasını…
-Okul başarısı için okuma becerisinin iyi olması şarttır. Çocuğunuza kitap okuma sevgisini aşılamak için elinizden geleni yapın. Boş zamanlarında kendi seçtiği kitapları okuması için fırsat yaratın. Çocuklar hediyeye bayılır. Arada sırada ona hoşlanacağı türde kitaplar hediye edin.
-Çocuğunuzla birlikte kitap okuyun.
-Çocuğunuzu okul ve şehir kütüphanesine yönlendirin. Kütüphane kartı çıkarma konusunda kendisine yardımcı olun.
-Hoşlanacağı bir dergiye abone olmasını ve izlemesini sağlayın.  Araştırırsanız çocuğunuzun yaşına uygun çok faydalı yayınlar olduğunu göreceksiniz.




26 Şubat 2013 Salı


ÇOCUĞUNUZ KEKELİYORSA...-----------

Her şeyden önce… Lütfen paniklemeyin. Gördüğüm ebeveynlerde edindiğim izlenim şu: Konuşma bozukluğu yaşayan çocuğun özellikle annesi durumu kabullenmekte güçlük çektiği için panikle çözüm arama telaşı içine düşüyor. Bu telaşın içinde kekeleyen çocuğunu daha çok yıprattığının da genellikle farkında olmuyor. Size önerim, bu durumun dünyanın sonu olduğunu düşünmekten vazgeçmeniz. Lütfen çocuğunuzun diğer çocuklar gibi normal bir çocuk olduğunu kabul edin. Sizin de gördüğünüz gibi bazen kekeleyen çocuğunuz hecelerin çoğunu da kekelemeden söyleyebilmektedir.
Kekemelik yaşayan öğrencilerimin yüzde doksanı , ergenlik döneminde bu sorununu halletti. Sizde de büyük olasılıkla öyle olacaktır. Gelecek için endişelenmek yerine neler yapabilirsiniz onu düşünün:
-Öncelikle çocuğunuzun kekelemeden konuşmasını istemekten vazgeçin.
-O konuşurken onu dikkatle dinleyin. Rahat bir ifade takının. Göz kontağı kurun.
-Sakın sözünü kesmeyin. Sözünü bitirene kadar dikkatle dinleyin.
-Sürekli soru sorarak iletişiminize engel koymayın.
-Bakışlarınız ya da davranışlarınızla çocuğa suçluluk ve yetersizlik duygusu hissettirmemeye dikkat edin.
-Ona acımayın.
-Onunla birlikte vakit geçirin.
-Tane tane ve sakince konuşmaya çalışın.
-İfade etmekte zorluk çekiyorsa yardımcı olun ama onun yerine konuşmayın.
Son olarak; durumundan bahsetmeniz gerekirse kekemelik sözcüğü yerine konuşma zorluğu sözcüğünü kullanın.

Mutlu Olun…

Ev Ödevleri